Onunla, 1999'da havaalanında bir sabah namazı vaktinde karşılaşmıştım. Up uzun boyu ve oldukça nursuz bir suratı vardı. Yanında korumaları filan da yoktu. ABD'ye çocuğunu uğurlamış, alanda yalnız başınaydı. Yaklaştım, zannetti bir seveniyim ve konuşacağım. Oysa öyle değil. Yüzünü yakından görmek istemiştim. Yüzünde nurun esamesi yoktu. Bırak nuru, iman belirtisi dahi göremedim. Yüzünde belalar yağıyordu adeta. Felaketler haykırıyordu, pis pis gülmesi. * * *İçimden "Allah'ım, bu adamı evliya sananlar, benim gördüğümü görmezler mi?" dedim. Yanlış anlamayın, kendimi övmüyorum. Ara sıra, bende böyle bir haller olur. İster "abdala malum olur" deyin, ister medyumusun deyin, ne derseniz deyin. Ama ara ara böyleyim işte. Mesela diyalogcu ağlayan hoca ile ilgili, yakın çevreme "bu adam bırakın hocayı, Müslüman bile değil" demiş, sonra bir sürü tepki almıştım. Yıl 1995'ti. Onunla ilgili rüya görmüştüm. Cehennemde yanıyordu. O zaman diyalog başlamamıştı bile. Ağlama yıllarıydı, salya sümüklerin cami duvarlarına sürüldüğü yıllardı.Yukarda kim veya kimlerde mi bahsediyorum? Hiç!* * *Rüya işte!..Rüyada suç değil ya. Kimse bana niye böyle rüya gördün diyemez herhalde. Ama bildiğim bir şey var. Bazılarını gerçekten ip bekliyor. Artık bir bayram sabahı mı, arife günü mü, onu bilemem ama bu işin sonu ip!Allah verede ABD ipi olmaya!..Hepsi "murdar" olur!Neyse biz rüyadan çıkıp, gerçek gündeme dönelim.Artık asker ve polis ölümlerinde sayı verilemiyor. 94 krizinde birinde bir kitap alacağım vardı. Bana döviz olarak ödedi. Eksik olduğunu söyledim. "Sen git, eve varana kadar paran tamamlanır" dedi. Gerçekten eve vardığımda dolar yükselmiş, alacağım tamlanmıştı.* * *Keşke eve gidene kadar kaybettiğimiz para değerimiz olsaydı. İnsan kaybediyor, insanlığımızı unutuyoruz.Ölülerimizin sayısını bile biliyoruz. Sabah kaçtı, akşam kaç olacak kestiremiyoruz. İşten eve gidene kadar rakamlar değişiyor. 7 Haziran sonrası asker ve polis ölümü 100'ü aştı ne yazık ki.Sanki biri "ha gayret, 400'e az kaldı" diyor!400 uğruna ne güneşler batıyor!"Bir hilal uğruna ne güneşler batıyor? " diyerek gel, seçim uğruna güneşler batırarak git!Ne acı bir son.* * *Kimse bize, vatan uğruna can veren yiğitlerin boşuna öldüğünü söylediğimiz gibi lafı şeyinden anlayarak cevap vermeye kalkmasın. Bir seçim öncesi terör örgütü sayılmayan kanlı terör örgütünün, bir seçim öncesi terörist örgüt ilan edilmesini bize "süreç" diye yutturamaz. Bu çok büyük bir adiliktir."Terör örgütü bizi kandırdı", "barış sürecini sabote etti" gibi komedi filmlerine konu olacak açıklamalarla, kimse bu işten yırtamaz. Dolaba koyduğunuz "süreç", gün gelir size buzlu buzlu yedirilir, haberiniz ola. Ama ne zaman, işte o, henüz rüyama girmedi!* * *"Süreç PKK tarafından kullanıldı" madem, "şehirler silah depolarıyla dolduruldu" madem, öyle ise devlet neredeydi ve başında kim veya kimler vardı? Biri açıklasın? "Ülkeyi çok kötü günler bekliyor. Lütfen bunlara bir ders devrin? Ülke kan gölüne çevrilecek" diye adeta yalvardığımızda, pis pis sırıtarak "hayırlısı olsun" diyenler, yedikleri BOP'u gördüler mi acaba?Attıkları oyların boşa değil, BOP'a gittiğinin farkındalar mı acaba? Başımıza "Müslüman" kesilen bazı tiplerin, Nemrut ateşine ağzıyla su taşıyan karınca kıssasını anlatmamıza dahi tahammülleri olmamıştı.* * *Bize 'ABD-NATO Darbesi'nin ürünü olan "Yüzde 10 Seçim Barajı" ağzı konuşup, "gücünüz ne?" diye sırıtanlar, acaba bunca akan ve kan gözyaşı karşısında, yedikleri nanelerin farkına varabildiler mi?Belki yüzlerce defa, "bugün seçimle kurtaracağınız ülkenizi, yarın can vererek kurtaramayacaksınız" demiştik, bir kez duymadılar.Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlemediler. Allah'ı, Peygamberi dinlemeyenler, Haydar Hoca'yı elbette dinelemeyeceklerdi. Tarih çöplüğü, hadsiz kavimlerin yok oluşlarıyla doludur. Ders alınmadığı için tekrar tekerrürü, sünnetullahtır.* * *Baş Hoca'nın yüksek şeker ve tansiyon problemine rağmen, seçimde dahi üç ayları tutan, mübarek ağzından ve nefesinden çıkanlara kulak asmadık. Reklam çekimlerine konu olan "dilim kurudu" itirafı, bazılarına eğlence malzemesi yapıldı.Allah için, vatan için dili kuruyana kulak asmazsanız, belalar seçtiklerinizde gelir. Artık tövbenin, sözlü olanı da bizi kurtarmaz. Allah kurtarsın.
400 uğruna ne güneşler batıyor!