1970 yılında üniversiteyi bitirmesiyle başladı O’nun mücadelesi. 7 yıl öğretmenlikten sonra, siyasete giriyor. Hayatımın yanlışı dediği Erbakan siyasetiyle tanışıyor. 1977 seçimlerinde Trabzon’dan vekil adayı oluyor. Birinci sıra söz verip, 3 sırada aday yapılıyor.
İslam’ın siyasete alet edilmesi ve de Atatürk düşmanlığı karşısında, fikir ayrılığına düşüyor. 12 Eylül 1980 tarihinde darbe oluyor, partiler kapanıyor. 2 yıl, Trabzon il başkanı olarak görev yapıyor. Partililerin Trabzon sokaklarına yazdıkları “dinsiz devlet, yıkılacak elbet!” , “şeriat gelecek, zulüm bitecek!” şeklindeki yazılar, geceleri O’nun tarafından silinir.
Yanına aldığı bir arkadaşıyla elinde kova ve fırça olduğu halde, silerken bir gün Trabzon emniyetinden polislerle karşılaşır. Polisler tanır, “hocam bu yazıları senin partidekiler yazıyor, sen siliyorsun” diyerek şaşkınlıklarını ifade ederler. Verdiği cevap şu şekilde olur: “Duvardaki yazılar bir kova bir fırçayla silinir de, kafalardaki yazıları silmem gerekiyor…”
Kimden söz ediyorum, anladınız…
Haydar Baş’ın ömrü, kafa ve gönüllere yazılmış yanlış yazıları, yanlış çizimleri silmek için uğraş vermekle geçti. 1983’te İcmal Dergisi’ni çıkarıyor, iki yıl sonra 1985’te ise aylık Öğüt dergisini…
İki dergi ile basın yayın hayatına giriyor. 5 yıl sonra, haftalık Mesaj Dergisi’ni çıkarıyor. 1995’te televizyon kuruyor. Ülkenin 16 ulusal kanalından birine sahip oluyor: MesajTv… 1997 ise Yeni Mesaj Gazetesi basın kervanına katılıyor.
Hepsini, adeta iğne ile kuyu kazarak yapıyor. Bunları yaparken on binlerce genç yetiştirmeyi, yurtlar kurmayı okullar açmayı, ihmal etmiyor. Hemen her ay, Türkiye genelinde, her hafta şehirler bazında açık oturumlar, paneller de aksamıyor.
Ekonominin kitabını yazdıracak birikim elde etmesini sağlayacak sanayi çalışmaları, ticari faaliyetleri devam ediyor. Özal’ından Demirel’ine, Çiller’ine kadar hemen her siyasi otoriteye uyarılar tavsiyeler, yazılı sözlü devam ediyor. Ermeni Soykırım İddialarına mitinglerle cevaplar ve “Kıbrıs Vatandır” mitingleri devam ediyor. AB konusunda uyarılar, “12 Yıldız mı, Ay Yıldız mı?” programları tam gaz ileri…
Vatikan Projesi “Dinler Arası Diyalog” projesine karşı, yıllarca bitmeyen vatan müdafaası, şimdi FETÖ o zamanlar “Cemaat” denilen illete karşı, topyekûn bir milletin uyandırılmaya çalışılması…
Ve sonra “Müslüman bildiklerimizin koyunlarından Haç çıktı!” diyerek, parti kurması, Bağımsız Türkiye mücadelesi vermesi… Devlet yetkileri ile donatılmış illet yapı ile dişe diş mücadele, mahkeme koridorlarında yıllar süren boğuşmalar. Mesaj Tv’nin kundaklanması, şüpheli trafik kazalarıyla çalışma arkadaşlarının kaybı…
Yılmadı.
Korkmadı!
“Korkmaz İbrahim olan Nemrut’un ateşinden” diyerek rest çekti.
Daha neler neler;
Kaynakların küresel tefecilerin içimizdeki kukla iktidarlarca sömürülmesine karşı yazdığı, Milli Ekonomi Modeli ve modelin Rusya, Çin başta olmak üzere BRICS ülkelerince kullanılması… Milli Paralarla Ticaret dönemini başlatması, “ABD’yi yıktım…” diyerek dolar imparatorluğunu çökertmesi…
Ehl-i Beyt Açılımı ile emperyalistlerin Müslüman coğrafyasında istedikleri Şii-Sünni savaşının önüne geçmesi. Yüzlerce Ehl-i Beyt programları yaparak “Şii-Sünni kardeştir” gerçeğini haykırması… Alevi-Sünni çatışma potansiyelini dağıtması…
Atatürk’ü İslam’ın karşısına, İslam’ı Atatürk’ün veya Cumhuriyetin karşısına dikenlere karşı Hoş Geldin Atatürk’ü yazması… Yüzlerce Atatürk konulu programlar icra etmesi. “Atatürk evliyadır, Peygamberin soyundandır, Anıtkabir’e abdestli gidin” üst perde söylemlerle ezberler bozması… Ve dahi yüzlerce kitaplar yazması…
Bütün bunlar, gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyor, zaman zaman. Haydar Baş demek, ticari faaliyetiyle Ahi Evran, gönül faaliyetiyle Hünkâr Hacıbektaş ve Bağımsız Türkiye faaliyetiyle Atatürk rolleri demek, İslam’ı yaşama yönüyle de İmam Ali merkezli bir insan demektir.
Türkiye’de siyaset;
Prof. Dr. Haydar Baş’ın özellikle İslam’a, insana ve iktisada getirdiği yorumları, kürsüler düzeyinde temsilini sağlamalıydı. Seçimden seçime çalıp söylemek yerine, gelecek nesillere aktarımı yapılmalı.
İslam’a getirdiği Ehl-i Beyt bakışıyla, Büyük Orta Doğu Projesi’ni sakatladı. Ehl-i Beyt İslam bakışı ile Pentagon merkezli ILIMLI-RADİKAL-SİYASAL İSLAM Projelerini boşa çıkardı. İktisada getirdiği yorumla ve Milli Ekonomi Modeli ile kapitalizmi tarihe gömdü. İktisadın ve paranın tanımını değiştirdi.
İnsana ve eşyaya getirdiği yorumlarla, felsefeye ve tasavvufa ilham kaynağı oldu. Dünyanın başına bela olan ABD’nin, üzerinde yürüğü dolar tekerini patlattı.
50 yılda 100 yıllık oyun bozdu!
50 yılda, 13 asırlık Emevi/Sakife duvarını yıktı.
Yazık ki bu insanı, bu toplumdan gizlediler. Kadere bak ki, yolunda yürüdüğü iddiasında olanlar bile O’nu gizleme gaflet ve ihaneti içine düştüler. Yattığı yerde, cuma ve bayram namazları kılmaya korkanlar mı, yolunda yürüyorlar. “İnanmıyorsunuz bana!” derdi de, anlamazdık ne dediğini, şimdi çok iyi anlıyorum!
Kındaki kılıç mı daha çok keser, kından çıkmış kılıç mı, taktir sizlerin!
İflah olmayacaksınız!
O’na sarılanlar abat, terk edenlerse berbat olacaklar!
Günün ruhuna uygun 0larak yine de biz dua edelim;
Allah sonumuzu hayretsin. Hepimizi, O’nun yürüdüğü Ehl-i Beyt ve maneviyat yolunda, Atatürk’ün milli mücadele yolunda eylesin. Hatalardan dönmeyi, kardeşliği hatırlamayı nasip eylesin. Bu mübarek Arife gününde, duamızı kabul, geçmişlerimize rahmet eylesin. Bayramınız mübarek olsun.
