Nedim Şener, denince akla ne gelir?
Sahtekarlık tavrı gelir.
Başka?
Samimiyetsizlik gelir.
Başka?
Yalakalık gelir.
Karıştırmacı-gazetecilik görevine, sanırım ‘tetikçiliği’ de eklemiş.
Ergenekon’dan hapse düşünce, bütün arkadaşlarını satıp, hapisten çıkar ve soluğu ABD elçiliğinde alır. ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi Riccardone ile pozlar verip, FETÖ lideri Gülen’in arkasındaki gücün, tabir caizse elini öper.
O elçinin yanında şu duruşa bakın!
İki elin baş ve işaret parmaklarını birleştirip, İlluminati işareti yapıyor resmen. Üçgen işareti yaparak “Her şeyi gören göz”e, “ben sizdenim!” mesajı çakıyor. Riccardone’nin kırmızı şarap ikram ederek, “yeni arkadaşlar” diye hitap ettiği zevat içinde işte bu Nedim de vardı.
Söyler misiniz lütfen, ABD elçiliğinde, elçiliğin “evladı” veya bir “elemanı” gibi duran bu Şener’in, ABD’nin arkasında durduğu FETÖ hakkında söyledikleri, ne kadar inandırıcı olabilir.
Eğer FETÖ’ye karşı isen, ABD elçiliğinde ne işin var. ABD elçiliğine gittin, o ‘mürit’ gibi duruşun manası ne peki!
ABD elçiliğini arkana almış, ona buna suç atıyorsan, bence “kripto FETÖ’cülük” bu!
FETÖ kim?
Arkasında ABD’nin durduğu, herkes!
Elçi ile pozlar veren bizler değiliz, sensin Nedim!
Senin ‘tarikat’ diye iftira attığın Prof. Dr. Haydar Baş, önünde el pençe durduğun o elçiliğin, görüşme talebini reddetmiş bir Türk’tür. ABD elçilik görevlisinin önünde böylesine ezilip büzülen, parmaklarıyla üçgen işareti veren Nedim, bir de utanmadan çıktığı kanalda “Atatürkçü profilden” söz ediyor.
"Atatürkçü profilden" söz edecek son kişisin!
“Atatürkçü profil”, ABD elçiliğine koşan mı, yoksa o elçilik görevlilerini kapısında bekletip, görüşmeyi reddeden mi?
“Atatürkçü profil” ABD kapısında kapıkulluk yapan mı yoksa ABD’ye kapısını kapatan mı?
“Haydar Baş, bildiğimiz Atatürkçü profillerinden değil” diyor. Tabi ki, “Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye” diyen biri, senin gibilerin bildiği “Atatürkçü profil”den olamaz zaten.
Yazdığı, Milli Ekonomi Modeli ile ABD’yi hoplatmış birine, o elçilik gölgesinde “gazetecilik” adı altında “tetikçilik” yapan birinin saldırması kadar, doğal bir şey olamaz.
“Milli Paralarla Ticaret” tezi, başta Rusya ve Çin olmak üzere, dünyanın yarısı tarafından ABD’ye doğrulmuş bir silaha dönüşmüş iken, Nedim gibilerin itibar suikastlığına soyunması da şaşılacak bir durum değil.
ABD doları sömürü aracı olarak dolaşım engeline takıldıkça, Nedim tacize çıkıyor.
Cami duvarına yapma Nedim!
Atatürk’ü istismar edenleri arıyorsan eğer, onlar ABD elçiliğine birlikte gittiğiniz yol arkadaşlarına ve aynaya bak!
Sayın Baş, siyaset kapısına, siyasete girdiği ilk gün yazdı, “Ne AB, ne ABD” diye. “Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye” diyen ilk lider Atatürk, ikinci lider ise Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Bağımsızlık Atatürk’te karakter, Haydar Baş’ta ise iman ve ibadet olmuş. Senin gibiler ağzına bu isimleri almazdan evvel, ağzını zemzem ile yıkamalılar. Senden önceki “Amerikancılar” gibi sende ‘tarikat’ suçlamasının hesabını hukuk önünde vereceksin!
Bir parti liderine ‘tarikat lideri’ diyerek algı yaptığını sanırsın ama bence önünde eğildiğin güce ‘uşaklık’ yapıyorsun. Hapishane arkadaşın Ahmet Şık’ın ifadesiyle, “güce secde eden” bir kişiliksin.
Bize ‘tarikatçı’ yaftasında bulunana bak!
Esas, sen tarikatçısın!
Elçilikte işaret, Moon tarikatı sembolüdür.
Yoksa sen Moon’cü müsün Nedim!
Atatürk’e ‘ulu kişi’ demek, seni neden rahatsız etti?
ABD elçiliğinde “ulu kişi” aramandan olabilir mi?
“Hoş Geldin Atatürk” iyi ki yazıldı. Nedim gibiler çatlasın dursun!
“Atatürk” dedikçe zıvanadan çıkıyorlar. “Atatürkçü profile uymuyorlar” diye bahane üretmelerine bakmayın. Asıl, “Atatürk” demek, bunun gibileri rahatsız ediyor.
İslam’ı tekelinde gören bazı yobazların kot giymiş birine “İslami profile uymuyor” demeleri ne ise ABD elçiliğinde kırmızı şarap içmiş Nedimgillerin de, Baş Hoca ve arkadaşları için “Atatürkçü profile uymuyorlar” zırvası, aynı “yobazlık” türüdür.
Bunlar; Sütçü İmam’ı, Rıfat Börekçi’yi, Elmalılı Hamdi Yazır’ı, Amasya Müftüsü Abdurrahman Kamil Efendi’yi, bilerek ve kasıtlı olarak Şeyh Sait ve Mustafa Sabri gibilerle karıştırmaya çalışan, ‘karıştırmacı’ yazarlar.
Böylesine hadsiz, böylesine kişiliksiz, silik, tiplere cevap vermeye değmez ama neyse…
Yoksa sen Mooncü müsün Nedim!