Kapitalizm kader değil tercihtir!

Türkiye'de, hemen hemen her yıl sandığa gidiliyor. Referandum, cumhurbaşkanlığı seçimleri, milletvekilleri seçimi, belediye başkanları seçimi derken, özellikle son 10 yıldır sandıkla yatıp, sandıkla kalkıyoruz.
Bu kadar seçim, bari ülkeye demokrasi getirse… Hiç bir şey getirmiyor. Haksızlık etmeyelim, fakirlik ve yoksulluk getiriyor. Ülkemiz kapitalizmin vahşiliğini, iliklerine kadar yaşıyor.
Fakirden alıp  zengine veren sisteme, kimse kafa tutmuyor. Alternatif aramıyor, düşünmüyor, sorgulamıyor. Hangi parti, hangi görüş olursa olsun, ittifak içinde olunan, tek konu kapitalizm.
Herkes, kapitalist, liberal veya liboş!
Yüce yaratıcının kastı mı var insanlara, yaratmış onları da, geçinecek bir şey vermemiş haşa!
Yüce kitabı Kur'an "yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz" buyururken,  olmayan şeyden mi bahsediyor. "Nimetlerini saymakla bitiremezsiniz" buyuruyorken, nerede  bu "sınırsız" kaynaklar.
Cennetten bahsetmiyor, bu kaynaklar dünyada…
 
Milletlere papağan gibi ezberletmişler "kaynaklar sınırlı" diye. Her şeyi anlarım da, Müslümanları asla anlayamam. Ya okudukları Kur'an'a inanmıyorlar veya ilk emri "oku" olan Kur'an-ı okumuyorlar.
O kitap, bizim için "yol göstericisi" ise yolumuz niye karanlık? 
Biz neden fakiriz?
Fakirlik kader mi, tercih mi?
 
Dünyanın en değerli taşları, açlık içinde yaşayan toplumlara ait. Bu nasıl sorgulanmaz, nasıl araştırılmaz. İçimizden bir insan çıktı, "Kaynaklar sınırsız" dedi. "İhtiyaçlar sınırlı" dedi. "Sınırsız olan ihtiyaçlar değil, ihtiraslardır" dedi.
Bakıyorsunuz, Müslüman olmayan Rusya, Çin gibi ülkeler bu teze, görüşe inandılar da, Müslümanlar hala, "kaynakların sınırlı" olduğu yalanına inanıyorlar. Allah, "nimetlerim sınırsız" dediği halde.
Müslümanların Allah'a inandıkları konusunda, şüphem var!
 
Allah'a değil, kapitalizme inanıyorlar!
Kapitalizme inananlar, Sayın Haydar Baş'ı nasıl anlasınlar. Baş Hoca, sadece bir parti lideri  değil, o bu çağın en büyük düşünürü… Devletlerin görüşlerine sarıldığı, siz bana, ikinci bir insan gösterin.
ABD, "ticaret savaşı" adı altında, Haydar Baş tezine karşı savaşıyor. ABD hegemonyasını sonlandıran, Haydar Baş'tır. Milli Paralarla Ticaret tezi ükeler tarafından benimsendikçe, ABD doları, sömürü aracı olmaktan çıkıyor.
Dolarını koruyamayan ABD, hırçınlaşıyor.
 
Şimdi sen, bu Türk Baş'ını, kıytırık sandıkla tart!
Tuzaklarla dolu, hikayeden seçimlerle, sandıktan çıkmadığı için görme ve sürün!
Afrika'nın açları gibi üzerinde oturduğun, kaynakları hiç hatırlama. Boru, toryumu, altını, doğalgazı, petrolü, hiç bir şeyi hatırlama!.. 
"2023'e kadar  dokunamayız" de, yat zıbar!
 "Lozan'da verildi" yalanına inan, aynı madenleri işletip Cengiz de, sana sövsün!
Valla, bende senin akılsızlığına söveceğim de, bu gazetede olmaz!
Neyse.
 
Kıymetli dostlar!
Her ramazan ayı geldiğinde, eğer bir seçim varsa şayet, mutlaka partiler, fakirler üzerinden şov yaparlar. Yoksul insanların sofralarında, fakirin yanında olduklarını gösterirler. Lüks araçlarıyla fakirlerin evlerinde gülücükler atıp, poz verirler.
Mevcut iktidar, bunu yapa yapa  önce belediyleri aldıl, sonra Türkiye'yi. 
Türkiye'yi aldı, ne yaptılar?
SATTILAR.
 
Madenleri, gelir getiren kurumları, aklınıza ne geldiyse sattılar. Çok övündükleri yolları, köprüleri dahi sattılar. Sofralarında oturup, birlikte ağladıkları fakirleri de sattılar.
İmamoğlu İstanbul'u, AKP'nin elinden ikinci defa almak için, büyük bir uğraş veriyor. Fakirlerin sofralarında bulunuyor. Ayakkabısı delik, delikanlı için ağlıyor. Samimi olduğunda zerre şüphem yok.
İyi de, siyaset fakirler için ağlamayı değil, çalışmayı gerektirir. Peki, değil İstanbul'u,  Türkiye'yi alsa, İmamoğlu'nun çözümü ne? 
Genelde bütün siyasilere özelde İmamoğlu'na soruyorum: İmamoğlu ne yapacak?
Türkiye ne yapacak?
 
Doğu'su, petrol denizi üzerinde yüzüyor, Güney'i(Akdeniz) doğalgaz üzerinde… Ayakkabısı delik deikanlı için ağlamak güzel de, sen ağlama,  çözüm bul!
İstanbul Boğaz'ında elektrik üret, fakire dağıt mesela!
Selim Kotil'e sor, bu nasıl olacak de!
Ben şahsen, soracak dürüstlüğü görüyorum. Bu ayrı konu… Demek istiyorum ki, siyaset yapanlar, fakirler üzerinden duygu sömürüsü yapmak yerine,  artık fakirliği sonlandıracak projelere yönelseler.
Fakirle ağlayıp, kapitalizmle soymasalar!
 
İnsanoğlu için yüce yaradan,  üzerinde yaşadğı toprakların ya atında veya üstünde, onların geçimlerini sağlayacak, kaynaklar lütfetmiş. Rızıklarına kefil olmuştur. Ancak insanların tercihleri, kendilerinin aç ve sefil bir hayat sürmelerine neden omuştur.
Fakirliği "kader" olarak bilmişler, halbuki bu, kendi tercihleri…
Kapitalizm kader değil, tercihtir. 
Kendine ait olanı, başkasına vermenin neresi kader?
Kapitalizm kader değil tercihtir!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön