Biz çalışırız küresel beyler yer!

Ülke, büyük bir sefalet içinde. Yani kötü olmamız için, düşmanın bize "ambargo" koymasına lüzum yok. Bugüne kadar atılan adımları, sanki düşman dedi de, biz yaptık.

Nasıl olur  da bir ülke, sahip oldukları kaynakları konuşmaz. Hükümete İstanbul'u kaybettiren baş aktör, ekonomidir. Vatandaş her şeyin farkında, çaresizce kendine "uzatılan" değneklere sarılıyor.

Oysa ki çözüm, ülke kaynaklarına sahip çıkma "azim ve kararlılığına" bağlı. Türkiye'nin altını var ama kendine bir şey yok. Türkiye'nin boru, toryumu var, kendine bir şey yok. 

"50 ton toryumla Türkiye'nin bir yıllık enerji ihtiyacını karşılarız" diyen bilim insanı, ekibi ile birlikte, Isparta'da "uçak kazası" görünümünde hayatını kaybettil.

Demek ki "kaynak" bu kadar önemli ve ortada bir ,"kaynaklar savaşı" var.

Akdeniz'de bugüne kadar bir tehlike yoktu ama şimdi var. Neden çünkü Doğu Akdeniz'in altı, doğalgaz ve petrol rezervi ile kaynıyor. Akdeniz'de bugünkü savunmasız durma düşmek, Ergenekon kumpasıyla mümkünmüş!

Kıbrıs'ta "yes be anamcıların",  "Kıbrıs bize yüktür" diyenlerin, "çözümsüzlük çözüm değildir" diye Annan Planı'na balıklama atlayanlar, bugün, hangi oyunlara "figüran" olduklarını anladılar mı acaba?

Dünyada kaynak savaşı var ve sen, "Türkiye'de kaynak yok" diyeceksin. "Bu ülkenin 3 katrilyon dolar kaynağı var" diyen Haydar Hoca, bu milletten, niye gizlendi sanıyoruz.

Türkiye'de siyasetini "kaynaklar"  üzerine bina eden, tek insan. Neden bu insan dışında kimse, "kaynak" kelimesini telafuz etmez. Çünkü gerçek bağımsız lider sadece o da, ondan.

Prof.Dr. Haydar Baş'a konulan karartmayı çözmedikçe, ülkenin nasıl bir sömürge ülkesi olduğunu göremezsiniz. Türkiye, denizlerin farkına yeni vardı. "Mavi Vatan" kavramını, telefuz etmeye başladı.

Ne vatandaş ülkesine sahip çıktı, ne de siyaset. Ülkeye sahip çıkmak, evvela sahip olduğun kaynaklara sahip çıkmakla mümkün olur. "Lozan'da verildi, 2023'e kadar dokunamayız" yalanına sarılırsanız, işte bugünkü Türkiye çıkar ortaya.

Haydar Baş Bey, devlet millet ortaklığıyla bu kaynakları işletecekti. Kızlarımıza çeyiz olacaktı, bu kaynaklar. Öğrencimize karşılıksız burs olacaktı. Ev hanımlarına maaş olacaktı. Çalışan herkese, asgari 10 bin lira maaş olacaktı. Çocuk parası ve 30 bin lira doğum ikramiyesi olacaktı.

İnsanımız kişiler yerine, sistemleri konuşmadıkça, değişen hiç bir şey olmaz. Biz kişileri konuşuyoruz, birbirimizi kırıyoruz ama değişen bir şey olmuyor. Hyadar Baş'ı konuşmalıyız çünkü sistemi var. 

Mevcut hükümetin yolu, kapitalizm. İktidara talip olan, bütün partilerin yolu da kapitalizm. Sadece bir kişi, sadece Haydar Baş, kendine ait bir tezle iktidar olmak istedi. O tezini Türk milleti için yazdı fakat dünyanın oldu.

Kapitalizm,sosyalizm dışında, üçüncü bir yol diye dünya tanıyor. Fakat Türkiye'de "sandıkta ne aldı" gözüyle olaya bakılıyor. Sadece bir defa, bütün parti liderleri  ekranda sistemlerini anlatsınlar, varsa tabi bir sistemleri, sonra da sandığa gidelim.

17 yılda ilk defa, bir kez iki aday karşılıklı ekrana çıktı ve 25 yıllık İstanbul yönetimi devrildi.Peki, İmamoğlu'da mı maharet, yoksa insanların farklı bir yüzü görmek istemelerimiydi. İnsanlık kapitalizmden bıktı.

Soyulmaktan bir deri, bir kemik kaldı.

Papa bile "kapitalizmden sıkıldık" dedi. 17 yılda iktidardan sıkılan, bu halk 2 asırlık kapitalizmden sıkılmadı mı? Dünya bu yüzden, "100 milyonun altında geliri olandan vergi alınmayacak" diyen Haydar Baş'a sarıldı.

Sen ,"kaç oy aldınız!" diye pis pis sırıt!

Benim tezime 4 milyar oy verildi, senin kıytrık partin ne kadar oy aldı, ahmak adam!

Seni düşünen, Haydar Hoca'ya değil de, seni soyana koştun!

 Şimdi ağlıyorsun, beter ol! 

İmam'ın oğlu da gelse, müftünün oğlu da gelse, sen kapitalistsin. Sistemin bu çünkü.

Kuyumcu senelik 3 bin lira vergi verirken, kyumcu elamanı 6 bin lira vergi veriyor. Kapitalizm bu işte. Rantı zenginler arasında, vergileri de fakirler arasında paylaştıran sistemdir, kapitalizm.

Haydarizm nedir?

Allah'tan alıp, herkese adil dağıtacak.

Yani yüce yaradanın, toplumların sahip olduğu topraklarda veya denizlerde, geçinebilmeleri için sakladığı "sayısız nimetleri"/ kaynakları,  "vatandaşlık maaşı, çocuk maaşı, ev hanımı maaşı" şeklinde dağıtmasıdır.

Haydarizm;

Aslan gibi çalışan milletimizin fertlerinin cebine gerçek milli parayı koymaktır. Emek veren Türk ama cebindeki para, döviz karşılığı basılmış tercüme para. 

Biz çalışıyoruz, küresel efendiler yiyor.

Bu, kader değil, bizim tercihlerimiz. Attığımız oylar, bize vahşi  kapitalizm olarak geri dönüyor.

"İyi olacak" diyenler ,  "her şey çok güzel olacak"diyenler  veya her şeyi çok daha kötü eden iktidar ve onların yanında duranlar aynı kapitalizmin caddesinde yürüyorlar. "İyi" veya "güzel" olmanın, bir tek formulünü duydunuz mu bunlardan?

Vatandaş küresel algı operayonlarının kurbanı. Nasıl güzel olunacağının, kitabını yazana oy yok, sadece "güzel olacak" deyip umut dağıtanlara, oy çok. Kaynak savaşının, farklı versiyonu. Aynı kaitalizmin farklı giyimli uygulayıcıları…

Dünyada en zor şey, insanların alışkanlıklarını değiştirmek. Ezberlerini bozmak…

Bizler zor olanı seçtik. 

Çünkü liderimiz "son nefes için siyaset yapan" bir insan. Çünkü liderimiz, "bir millet kendini değiştirmedikçe, Allah onların durumlarını değiştirmez" ölçüsüyle hareket ediyor.

Çünkü liderimize, küresel beyler siyaset cübbesi giydirmediler. O, Atatürk'ün bağımsızlık gömleğini, tercih etti. 

Ya küresel beylere, ya da kendinize çalışacaksınız. Kendinize çalışacaksınız Haydar Baş'ı, küresel beylere çalışacaksınız diğerlerini seçeceksiniz.

Biz çalışırız küresel beyler yer!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön