İktidara ve onun bileşenlerine rağmen, ABD ile dikleşiyoruz. Onca tehdide rağmen S-400’ler geldi. ABD’yi “Stratejik Ortak” gören anlayışa rağmen, bu gerçekleşti. Demek ki, bazı şeyler iktidarın elinde değil artık.
Devlet aklının tehdit algılaması, iktidarı da peşinden sürüklüyor. Yoksa, mevcut iktidar ABD’ye diklenecek! Olacak şey değil. Yine de, ABD’ye karşı atılan her adımda, iktidarı da alkışlıyorum.
ABD, Türkiye’nin ne dostu, ne müttefi ki ne de stratejik ortağıdır. ABD, Türkiye’nin düşmanıdır. Çünkü Türkiye ABD için, düşman bir ülkedir. Hedefleri önünde önemli bir engel.
Gönül istedi ki, Türkiye’nin bugüne kadar bir dost düşman tanımı olsun. ABD’den alınan silahların yazılımında İsrail ve ABD, “dost ülke" olarak tanımlanır. Gemide, uçakta bunu anlarım da, siyasilerin kafa yazılımlarında, bunu anlamak mümkün değildi.
Şimdi görüyoruz ki, devlet aklında ABD ve İsrail, “tehlikeli” bir düşman olarak görülüyor. Bu Türk milleti adına, çok sevindirici bir gelişme. Çünkü celladına “stratejik ortak” diyen akıl tasfiye oluyor.
Devletlerin bir dış politikaları olur, gelen hükümetler de buna uyar. Hükümetlere göre bir Ege, Akdeniz veya Kıbrıs politikamız olamaz. Ama ne yazık ki, 20 yıldır neredeyse bakanlara göre, dış politikamız vardı.
Artık hükümetler, ya devlet politikalarına uyacakalar, ya da uyanlar gelecek. Türkiye’nin etrafı düşmanları tarafından sarıldı. BOP’u engelemek Türkiye’nin en başta gelen görevi olması lazım iken BOP’tan “rollere” balıklama atlayanlar oldu.
Ama neyse, geçmişte kaldı diyelim!
Bundan sonrasına bakalım!
S-400’ün parçaları geldikten sonra, ABD’de toplantı üstüne toplantılar oldu. Türkiye’nin “devlet” tavrı ABD’nin elini kolunu bağladı. Hamleler ABD’den gelecekken, Türkiye’den gelmeye başladı.
ABD, henüz ciddi bir bir tavır alamamışken, Türkiye, “İncirlik” kartını salladı bile. ABD için İncirlik çok mühim. Türkiye, bütün kartları ortaya koymalı ve sonucundan, asla çekinmemeli…
ABD için Kürecik çok mühim. ABD için NATO’da kalmamız, çok önemli. Biz NATO’dan çıkmayalım, NATO içimizden çıksın diye çok yazmıştım. Şimdi, bu politika uygulanıyor. NATO, içimizden çıkartılıyor.
Bizim NATO’dan çıkmamız , NATO’nun içimizden çıkmasından çok daha kolay. NATO’da şimdilik kalırsak, bize saldırma kararı alamazlar. Bekleyeklim, bir gün çıkarız elbet. İçimizdeki NATO, nursuzlarını atmaya devam edelim.
Neyse.
Türkiye, Bağımsız Türkiye yolunda ilerlemek zorunda. Attığı, S-400 adımı önemli ama tek başına bir şey ifade etmez. Rusya’nın silahını aldık ve uçaklarını da muhtemelen alacağız. Çünkü elimizdeki uçaklar bir sabah kalktığımızda, uçmuyor olacak.
Peki, Rusya’nın ekonomisini alacak mıyız?
Füzesini, uçağını, alıyoruz, hatta turistlerini “nimet” görüyoruz, ya ekonomi aklını istiyor musunuz? Bilelim ki o akıl, ne Rus gemileriyle, ne de Rus kargo uçaklarıyla taşınır.
Bu zahmete gerek yok!
O akıl, Akçaabat’ta, Trabzon’da…
Dünya ekonomileri “Haydar Baş” dönemini yaşarken, “milli paralar”ın devreye girmesiyle ABD hegemonyasının yıkıldığını dünya konuşurken, bizde konu üzerine kitaplar yazılırken, Türkiye’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı gizlemek, içimizdeki NATO’nun işidir, haberiniz olsun.
Ortada Çanakkale var ama Mustfa Kemal yok!
Aynı anlayış "milli para" olayında yaşanıyor.
Türkiye’yi, Rus silahları değil, Haydar Baş tezleri kurtırır, bunun tekrar altını çizelim. Devlet aklı sadece Rus silahına mı sarılacak? Elbette hayır. Batı’dan gelecek her türlü ambargo için, milli aklın önlemler aldığını biliyorum.
Silah ambargosuna karşı önlem aldığını, ekonomik ambargosuna karşı önlem içinde olduklarını söyleyebilirim. Ve bu önlem kapitalizmle olmayacak. Batı’dan borç alıp, karşılığında para basıp, emek ve üretimi Batı’ya transfer dönemi bitti.
Türkiye için Batı yolu bitti.
Devlet kendine yeni bir yol çizdi.
Devlet silah değil ‘akıl’ değiştiriyor.
Türkiye, ABD ile bir savaşa her geçen gün daha da yaklaşıyor. ABD ile kafa kafaya savaşır mı? ABD, dünyada hiç bir ülke ile kafa kafaya savaşmaz. Keşke savaşsa ama savaşmaz. Kuklalarını kullanır. Doğu'yu karıştırcaklar.
Akdeniz’de kaynak çok büyük;
Akdeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin, bu kaynaklara oturmaları söz konusu olamaz ama ne yapıyorlar. Akdeniz’de kıyısı olan, geçtik kıyıyı ortasında KKTC’si/devleti olan Türkiye’ye, senin burada hakkın yok diyor.
Türkiye ise iki gemi göndererek, Batı’ya rest çekti. S-400’ü alarak, bunu istemem ama zorlarsan, seninle savaşrım dedi. Devletlerin tavırlarını iyi okumak lazım. Hele de, bundan sonra Türkiye’nin tavrını, doğru okumak lazım.
Dünyanın bundan sonra nereye gideceğini, Türkiye’nin tavrına bakarak okuyabilirisiniz. Bu sebeple Türkiye’nin dışından çok, içine dikkat etmeliyiz. Birliğimizi muhafaza ederek, düşmana karşı koymalıyız.
Askerlik yasası çıkmadan çok önce dedim ki, Türkiye yedekleri dahi askere almalı. Ama hükümet ne yaptı, askeri terhis etti. Önemli bir boşluk oluştu.
Türkiye, ne Irak’ta, ne de Suriye’de bundan sonra, İsrail’e monte edilmek üzere, bir “parça” oluşumuna, asla müsaade etmeyecek. Büyük İsrail’e geçit vermeyecek. Bölgeyi kaderine bırakmayacak.
Ali Kemal’in torunları da havasını alacaklar, hiç boşuna heveslenmesinler.