Ortadoğu'daki gelişmeleri, önce, Yeni Mesaj'da okuyacaksınız. Üzülerek söylemeliyim ki, ne söylesek çıkıyor. Biz yazıyoruz, konuşuyoruz, bir hafta sonra, bizimle aynı endişeleri taşıyan insanlar, söylediklerimizi tekrar ediyorlar.
Sayıları az da olsa, bu insanların varlığı, bizlere güç veriyor. YAŞ sonrası, 9 Ağutos 2019 tarihli "Bu gidişle Diyarbakır İsrail'in olur" yazımda, şunları ifade etmiştim:
"Koridor görüşmeleri de, 'diyalog' içinde çözülecektir. 'ABD ile anlaştık' diyecekler ama ABD, bildiğini yapacak. Silah ve terörist sayısını artıracak. Türkiye, yeni bir 'açılıma' zorlanacak.
ABD'nin istediği Koridor'u adını "Barış Koridoru" yapıp, ABD'ye biz kabul ettiriyor görüntüsü vermek, milleti aldatmaktır."
'Koridor' diye kandırılıyoruz!"
Kıymetli dostlar!
Önemine binaen bu satırları tekrar yazdım.
Düşman, Urfa'ya geldi. ABD askerleri Urfa'da biliyorsunuz. Urfa'ya dün Fransızlar gelmişti, bugün, Amerikalılar geldi. Dün zorla gelmişlerdi, bu gün "anlaşmalı" geldiler.
Kaz Dağları'nda sadece talan edilmiş ormanları konuşupta, madenleri nasıl ağzımıza almıyorsak, Urfa'daki Amerikan Paşası'nı da konuşmuyoruz farkında mısınız.
Emperyalizmin paşası Urfa'da!
Adam, Urfa'ya kebap yemeye gelmedi. Düşman paşası, Urfa'ya "sınır" çizmeye geldi. Emperyalizmin maşası ve paşası, Türk'e "sınır" çiziyor. Türkiye'nin dibinde, bir "İsrail" kuruluyor, bu israil'e "Güvenli Bölge" oluşturuluyor.
Irak'taki senaryo, bu sefer, Suriye'de devrede.
PKK'ya "Güvenli Bölge" için, Türkiye kullanılıyor. İkinci Çekiç Güç geliyor. İktidar, ne kadar olayın farkında bilemeyiz(!) ama ABD ile birlikte Suriye'de de İsrail'e yer açıyorlar.
Esat ile görüşmemek, bir "proje" değilse eğer, Türkiye'yi tehdit eden bir oluşum için, PKK'ya binlerce tır silah veren bu ABD ile görüşüyoruz, paşasına Urfa kebap yediyoruz da, Şam ile neden görüşümüyoruz.
Bunu, normal şartlarda anlamak mümkün değil.
Suriye, kendi toprağında bir İsrail istemez. Suriye ordusuna destek versek, SDG'nin 3 günlük ömrü olmaz. Geçtik bunu, biz harekete geçsek, Adana Mutabakatı doğrultusunda, olay yine 3 günde çözülür.
"PKK Fırat'ın doğusuna çekilsin!" diye, AKP iktidarı, Suriye'de bunlara yer göstermişken, aslında, çokta diyecek bir şeyi kalmıyor. Ama yine de tarihe not düşmek için, bizler vazifemizi yapıyoıruz.
BOP gereğince, Suriye rejimi ve haritası değiştirilmek istendi. Rejim, değiştirilemedi ama harita değişmek üzere. Esad "zalim" ilan edilerek, bölgeye IŞİD ve türevleri sokuldu. "Kobani Düştü düşüyor" sevinç gösterileri eşliğinde, şehirler düştü.
IŞİD'in eline geçti, özellikle Türkiye sınırları. Ardından IŞİD kademeli olarak çekilmeye başladı. Çekildiği yerleri "plan" gereği , SDG'ye teslim etti. Ortaya, Kuzey Irak'tan Akdeniz'e uzanan bir "koridor" çıktı.
Koridor, Türkiye tarafından, şimdi sınırlarından 5 km ileri itilmek isteniyor. Yani itilse ne olur: ABD diyor ki, "Barış Koridoru" olur, AKP diyor "Güvenli Bölge" olur. İkisi de boş konuşuyor, burası bal gibi "İsrail Koridoru" olur.
Bir 29 Ekim günü, vatan toprağı peşmergenin Kobani'ye geçişine, çiğnetilmedi mi? Bugün de, Urfa, ABD askerine çiğnetiliyor. Cünüp coniler, peygamberler şehrine ayak bastı. Sen uyumana bak Türkiye'm!
Sakın ola uyanma!
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2001 yılında Urfa'da "Nemrud'un ateşinde yanan bir Türkiye görüyorum" haykırışı, halen kulaklarımda çınlıyor.
İleriyi görmek, bu ülkede, sadece ızdırap verir insana. Bir "ney" gibi inletir. Ülke yanarken, düşman "Türk'e "sınır" çizerken, bize de, üstadın inleme seslerini dinlemek gibi acı bir durum düşüyor.
Bu çok acı…
Her şeyi görmek, ne acı…
Yanan bir ülke seyretmek kadar, kahredici bir şey yok.
Trump'ın "ekonominizi batırırım" tehditleri altında, paşalarını, maşalarını dinlemek zorunda değiliz. Vallahi değiliz, billahi değiliz."Türkiye'yi bir haftada darboğazdan çıkarırım" diyen insana, kulak verelim.
Haydar Baş'ı dinlemeyen, Amerikan paşası dinler!
Yapmayın, etmeyin!
Bu ülke hepimizin. Gemi batarsa, hepimiz batarız. Düşman kurşunu adres aramaz. Hepimizin canı ve namusu tehlikede. Yalvarıyoruz, yapmayın!
Doğru yol nedir, çok iyi biliyorsunuz! En yanlış yol bile ABD ile hareket etmekten daha az tehlikeli.
Bir haftada ekonomimizi toparlar, ikinci hafta ABD'yi bölgeden kovarız. Gitmezlerse, biz de tabutlarla göndeririz. Ne paşası kalır, ne maşası…
İngiltere bizimle savaştı, Türkleri iyi tanır. Savaştı dünya liderliğini kaybetti. Bizimle bir savaşa girmez. Rusya da, böyle bir oyuna gelmez. ABD, bizi savaşta tanımıyor. Kendimizi tanıtır, bir güzel göndeririz.
Sonuçta ne olur;
ABD ile savaş olur.
AKP'ye rağmen, bu olacak. AKP, ABD ile Türk devleti arasında, gidip geliyor. Devlet aklı, "çuval" hadisesinden, sonra adım adım savaş pozisyonu aldı. Türkler, ABD'yi bölgeden atarak, bölgede ve dünyada yeni bir pozisyon üstlenecek.