Biraz dinden imandan konuşmak istiyorum ama… AKP iktidarı, bir zamanlar “yüzde 99’ı Müslüman” dediğimiz bu toplumu, yanlış icraatlarıyla dinden de etti imandan da. “İmam Hatiplerin deist yuvasına döndüğünü” Dilipak gibileri bile dillendiriyor.
İktidara geldiklerinde doğan bir çocuk, bugün 20 yaşlarında. AKP geldiğinde 20 yaşında olanlar, bugün kırk yaşındalar. Tam da kendilerinin “deist” dedikleri çocuklar, kendi eserleri. Bunca vakıf var, bunca kurs var, bunca cami var ama yine de, ülke manzarası ortada.
Yüz binlerce imam, yüzbinlerce cami var ama hepsi boş.
İçinde namaz kılan bile yok.
Peki neden?
Çünkü din var ama iman yok.
Ahlak yok…
Namaz kılmakla iş biter mi, elbette hayır ama gözle görünen, elle tutulan eylemden yola çıktık. Eskiden kız istemeye gidildiğinde, kız tarafını ikna için “içkisi yok, kumarı yok” diye söz başlanırdı.
Bu yeterli gelmezse “namazı, orucu var” denirdi. Yani “bizim oğlandan zarar gelmez, güvenebilirsiniz” denmek istenirdi. Bugün “namaz kılıyor” denildiği zaman, tereddüt başlıyor. Hatta “içki içiyor” demek, daha güven veriyor!
Namaz kılıyor ama “FETÖ’cü mü, METÖ’cü mü” diye akla geliyor.
Batı, Müslüman olan herkese “Türk” der.
Ne oldu da, Türk dahi, Müslümanım demekten utanır hale geldi.
Ne olmadı ki?
Daha doğrusu neler olmadı ki;
“Vay o namaz kılanların haline” diye ikaz eden, yüce kitabımız değil mi?
CIA dini olan ‘Ilımlı İslam’ dayatmasını kabul eden imanını kaybediyor, kabul etmeyen ise yine CIA dini olan ‘Radikal İslam’ suçlamasına maruz kalıyor. Bu ikisinin dışında kalan ise İngiliz dini olan Siyasal İslam’a yuvarlanıyor.
Oysa her üçünün de arkasında ABD, İngiltere ve İsrail var. Sonuçta, bu İslam olmayan GDO’lu dinler, ülkem insanını, ahlak ve gelenek halinde özümsenmiş, halk İslam’ından da soğutmuş ve koparmış oluyor.
İçinde erenlerin olduğu, Yunus’ların, Taptuk’ların, Hacıbektaş’ların olduğu İslam, yok oluyor. Pensilvanya nursuzlarının, papaz severlerinin, kraliçe Müslümanlarının, hıyar gibi bittiği, zehirli topraklara dönüştü Müslüman coğrafya.
İslam’ın muhatabı insandır, rejimler, kurumlar değil. Ne rejimler cennete girer, ne kurumlar cehenneme. Çalanlar, cehenneme gider. Yetim hakkı, kul hakkı yiyenler, ateşe girerler.
“Oku!” Allah’ın ilk emridir ve bu emir insanadır. Kurum veya kuruluşa değil. İnsan okuyacak, insan dinleyecek, insan akledecek. İnsan düşünecek. İnsan secde edecek. İnsan adil olacak. İnsan merhametli ve adaletli olacak.
Allah, yeryüzünde insanı muhatap alıyor, bu ne büyük bir lütuf.
İşte bu insana diyoruz ki;
Sana “din” diye dayatılan Osmanlı İslam’ını, Emevi İslam’ını ve de ABD ve İngiltere İslam’ını kabul etme.
Sen Türk’sün!
Sen hep, Müslüman’dın!
Sen, İslam’ı Ehl-i Beyt’ten aldın. Ali’nin evlatlarından aldın. Bu İslam, senin geleneğinde, kültüründe var. Bunu kaybetme…
Bu İslam’da oruç var, zekat var, hac var, ibadet var. Dahası, ahlak var, yardımlaşma var. Paylaşma var. Çalmak yok. Eritmek yok. Sıfırlamak yok. Emanete ihanet yok. Hazineyi boşaltmak yok. Devleti soymak yok. Kaynakları peşkeş çekmek yok.
Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bir Müslüman dünyaya ABD’nin üretme/ türetme fason İslamlarına karşı Ehl-i Beyt İslam’ı anlattı. Türk milletinin fabrika ayarlarının kodlarını verdi. Hünkar Hacıbektaş için “maneviyatın genelkurmay başkanıdır” dedi.
Milli bütünlüğümüz için, dini bütünlüğümüze, çokça vurgu yaptı. 90’lı yıllardan beri misyonerlik faaliyetlerini anlatıp durdu. İşte bugün kötü sonuçlarını gördüğümüz, bu gelişmeleri 30 yıl önce haber verdi.
Kendimize gelmemiz gerek.
ABD’nin başka bir projesi hayata geçti, haberiniz olsun. İslam’dan soğuyan Türkler, İslam’a düşman yapılıyor. Dinlerarası Diyalog fitnesi devam ederken, bir de “Türklük” vurgusu üzerinden İslam karşıtlığı yapanlar var.
CIA Türkçülüğü devrede!
Atatürk’ün, Türk milliyetçiliği bize yeter. Hacıbektaş’ın, Taptuk’un, Yunus’un İslam anlayışı bize yeter. Hafızamızda canlılığını ölene dek içimizde yaşatacağımız Haydar Baş anlayışı, yeter artar bile. O, bu toprakların görebileceği son Hacıbektaş’tı.
