ABD’nin Türkiye’ye planlı “soykırım” iftirasıyla birlikte İstanbul’a “Konstantinopolis” demesi, mesaj olarak ne manaya geliyor. Bunu anlamak ve öğrenmek isteyenler, 26 Mart 2021’de http://yusufkaracamesaj.blogspot.com da yazdığım bu yazımı okusunlar. İstanbul’un hedef olduğunu görecekelrdir.
TBMM Başkanı Şentop’un “CB isterse Montrö’den de çıkarız” açıklaması, ülke güvenliğini dert edinen her insanı şok etti. Bir insanın istemesiyle, Uluslararası bir antlaşma feshedilebilir mi?
Peki, feshedildi diyelim yerine, ne konacak?
Üstelik, ülke tapusunun anahtarı konumda bir anlaşmadan söz ediyoruz. Lozan’da elde edilmiş haklar, Montrö ile teminat altına alınmışken hem de…
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin iki tarafı da (Ege ve Akdeniz) bugün sıkıntılı iken, üçüncü taraf Karadeniz’de güven var. Neden, çünkü orada ABD yok. Çünkü Montrö ABD’nin olmasına engel.
Ege ve Akdeniz’den Türkiye sarılmışken, Karadeniz’de sarılamıyor. Acaba ABD, Karadeniz’den de, Türkiye’yi kuşatsın diye mi, Montrö’den çekilmek isteniyor!
Her kim AKP’yi sadece bir parti olarak görürse, yanlış ve eksik görür. “AKP bir proje partisidir!” diye, yandaş yazarları dahi itiraf ettiler. AKP’yi BOP’tan ayrı düşünmek, büyük bir hata olur.
20 yıldır iktidardalar, AKP’den önce İslam dünyasına bakın, bir de AKP’den sonra bakın. AKP düşmanlığım yok. Erdoğan nefreti ile kör olmuş gözlere de sahip değilim. Olaya parti veya siyaset bağlamında değil, yürümeye devam eden emperyalist aklı görerek, bakalım.
BOP, yüz yıllık bir projedir. Bütün günahı AKP’nin üzerine yıkmak da, meseleyi eksik görmektir. Özal da bu projeye bilerek veya bilmeyerek hizmet etmiştir. Ancak AKP’nin, “BOP’ta, Türkiye’nin üstlendiği görevler var!” itirafı ile meselenin iddiadan öte bir noktaya taşındığını, gördük yaşadık.
Lafı çok dolaştırmadan ifade edelim:
Kanal İstanbul, Montrö’yü delme projesidir!
21 günden fazla süreyle Karadeniz’de kalamayan ABD/İngiltere gemileri, Kanal İstanbul’u kullanarak Montrö engelini aşmış olurlar. Peki Kanal İstanbul sadece Montrö’yü dolanmak için yapılıyor, elbette hayır.
Kanal yapılsa bile Montrö’yü yine kaldırmak istiyorlar. Kanal İstanbul ile oluşacak adada yeni bir devlet düşüncesi var. Dünyayı İstanbul’dan yönetmek istiyorlar diye daha önce yazmıştım, Yeni Mesaj’da.
“Sur içi devlet/surlarla çevrili devlet” yerini “sularla çevrili devlet” hayali kuruluyor. Böyle bir devletçik ne işe mi yarayacak?
İstanbul, BOP kapsamına alındı. Büyük İsrail için Suriye ve Irak’ın Kuzeyleri hızlıca devletleştirirken, İstanbul’un, Büyük İsrail’le alakasını kuramayanlar “komplo teorisi” diyerek olayı geçiştirmesinler.
Covid-19 dahi Büyük İsrail’le alakalı desem “haydaa!” diyenleriniz çok olacak. Geçen yıl “korona yok küresel kumpas var” dediğimde, bana inanmayanlar, şimdi “Korona” konulu yazılarımdan aşıranları paylaşıyorlar.
Tekrar ediyorum;
İstanbul, BOP içine alındı!
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu gibi İstanbul da, bu projenin kapsamı içinde artık.
Dünya Bankası, DSÖ, hatta BM ve NATO’yu bile İstanbul’a taşıyacaklar. DSÖ, İstanbul’a şube açtı. Ortadoğu’daki “Korona” ile mücadele İstanbul’dan yönetilecekmiş!
“Korona” üzerinden, Dünya Devleti’nin direkleri dikildi, haberiniz olsun. HES KODU ile bu sözde devletin “vatandaşları” olduk bile. Zekası olmayanlara, beka meselelerini anlatmaya çalışmak, oldukça zor. Tarihe not düşmek için yazıyorum.
Yazar veya konuşursun, “nerden biliyorsun!” derler. Okuyun, okumayın, paylaşın paylaşmayın, umurumda değil. Ben, sadece son nefes için yazıyorum. Çünkü liderimden böyle gördüm.
Bu gidişle, İstanbul Türklerin elinden çıkacak!
Ta, 80’li yıllardan beri İstanbul için “hadis” okuyarak iktidara gelen “İslamcıların” ve de Montrö çıkışına dahi gıkı çıkmayan “milliyetçilerin” koalisyonunda, İstanbul’un altının delinmesi, emperyalist aklın, süper mühendislik hesabıdır diye düşünmemek elden değil.
Bir kanal ile İstanbul üçe bölünmüş ortada bir ada oluşmuş, oluşan bu ada, devlet içinde bir devlet olmuş. Bu devletin korunması için boğazların denetimi tabi ki, Türkiye’de olmayacak!
Kimde olacak?
Montrö’den önceki gibi İngiltere güdümünde, bir komisyonda olacak. “Katar” görünümlü İngiltere, şuan işbaşında zaten. Çökmüş ekonomi karşılığında, İstanbul’u para ile alırlar AKP’den. Biden yüzlerine baksın diye Montrö’den vazgeçenlerin, iktidarda kalma uğruna Lozan’dan vazgeçmeyeceklerini, kim iddia edebilir.
“İyi de, 15 milyonun üzerinde nüfusa rağmen İstanbul, nasıl elimizden gidecek!” diye parlak zeka gösteresinde bulunanlara, şunu derim; o insanlar İstanbul’u öyle terk ederler ki, hem de arkalarına bakmadan.
“İstanbul, doğal bir depremle bile yerle bir olup, milyonlarca insan ölebilir” diye işin uzmanları açıklıyor. Suni bir depremle de, sonuç aynı olur. Bir milyon insan ölse Allah korusun, şu şehir bir günde boşalır. Kraliçe, deprem sonrası, İstanbul’u alacak parayı bile hazırda tutuyor, bunu çok iyi biliyorum.
Kanal İstanbul’a harcanacak parayla, çürük binaları yapsak, İstanbul üç defa yeniden kurulur. İstanbullu oy versin, sonra ölsün, öncelik ABD ve İngiltere talepleri!..
