Göklerde gezenin yerde işi olmaz!

O, kalbi ile Allah’a, fikriyle bağımsızlığa yürüyendi.

Kalbine tutunan Allah’a, fikrine tutunan istiklaline yürür.
O’nunla sohbet edince hem kalbiniz hem de aklınız doyardı. Nasıl ki bir sofrada midenize inen lokmaları hisseder, yaşarsınız O’nun maneviyat sofralarında da kalbinize inenleri hisseder ve yaşarsınız.

İnsan kalbi ölümsüzdür, tutundukça beslenmeye devam eder. Fani olan bedendir. Gönül ise ölümsüzdür, damardan girmesini bilin yeter!
Allah! Allah! O ölmedi, dersiniz.

Ne demişti hazret: İnsan gönüldür, gönül!
Yunus ne dedi: “Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez”
Bu vadide kimler ne demedi ki…
Yeter ki, kalp yolunda yürü… O eli, hiç bırakma.

O, daha önce o yolda yürümüş, engelleri aşmış, tuzakları, badireleri görmüş. Senin için dönmüş. “İrşat et” ve “Seninle gelecekleri getir” emri almış.
O’nun için bu iş, senin Taksim’e gidip gelmen gibi kolay.
Bugün insanların sorunu, her yere gidip ama kalbinden bir yolculuğa çıkamıyor olmaları. Dünyayı geziyor ama kalbinden bir  yolculuğa çıkıp ruhunu gezemiyor.
Oysa gezmiş olsa, neler var neler…

Yunus, “Yar Yüreğim Yar, Görki Neler Var” diyor. Dünyayı gezme demiyorum asıl gezilecek yer orası: Ruhun geldiği vatan.
Bir gezen, daha başka bir  yolculuk istemez.  Sizi gezdirene, canınızı  verirsiniz.
O bizi gezdirdi. Bir yolculuğa çıkardı. Yolculukta kokular aldık, sesler duyduk. Uçsuz bucaksız ovalar gördük.
“Müslümanlığın kafirliğin dışında” bir ovaydı sanki. Ne akıl kaldı orada, ne de din!
Muhiddini Arabi, “Arifler için din yoktur” der.
Güzellik vurgunları, mutlak güzele vuruldular orda. Hiç bir şey yoktu, sadece Allah vardı. Meğer can, can içindeymiş.

Beden kafesinin kapısında, canın yüce doruğuna dopru uçan kuşlar, bir daha yere inmezler.
Sorular biter, sen sorar, yine sen cevap verirsin. Neyse…

Ama şu gerçek ki, O’nun gönül kanatlarında bir kez yükselen, bir daha alçaklarda gezmez.

O’nun manevi sofrasını bir kez tadanlar, dünyalık lezzetlere kanmazlar.
Göklerde gezenin, yerde işi olmaz!

O’nun fikir kanatlarına tutunmak da bambaşka bir alem. Orda ne yok ki…
En başta nefsin esaretinden kurtulmuş, gerçek özgürlüğün ve hürriyetin tadına varmış, parlak bir akıl var.

Bu akıl, öyle baştan çıkaran bir akıl ki, hürriyet ve bağımsızlık eker zihinlere. Ölmezlik aşılar. İstiklal için ölüm, hiç bir şey! “Ya istiklal, Ya Ölüm” demek ibadet olur.

Toprağına, sırık sıklam aşık yapar. Toprağın altına da üstüne hayran bırakır.

Kaynaklar delisi eder. O, kaynaklar üzerinde dilenci gibi oturmayı reddeder. Kaynaklar için savaş, senin zikrin olur.

Ne yok ki, O’nun fikir kanatları altında. Milli mücadele, ulusal güvenlik, Milli ve dini bütünlük…

Ne mutlu bu gerçekleri idrak edip, gereği gibi davrananlara

Göklerde gezenin yerde işi olmaz!
Başa dön