Suriye’de yeni bir oyun mu?

Suriye’de yeni bir oyun mu?

 

Türkiye, AKP iktidarıyla tekrar “Kardeş Esat” sürecine girmiş bulunuyor. “Katil Eset!” süreci yaklaşık 11 yıl sürdü. AKP seçmeni de, acınacak bir durumda gerçekten. Her beş ya da on yılda bir yapılan U dönüşleri, başlarını döndürdü.

Günlük, haftalık, aylık hatta saatlik U dönüşlerini saymıyoruz bile. “Valilere talimat verdik, operasyon yapmayın diye” dedikleri “açılım” sürecinde havaya kaldırılan “Kürtçe Kur’an” raflarda tozlanmış durumda, yakında tekrar meydanlarda kaldırılır mı göreceğiz!

Yavaş dönseler bari, “ümmet” yetişemiyor bu kadar dönmeye!

Ülkelerin milli politikaları olur, bizimse Saray politikaları var. Seçime göre, şartlara göre, hatta şantajlara göre… Çıkmazlara göre, çaresizliklere ve çözümsüzlüklere göre olanları da, şimdilik es geçelim!

“Zalim Eset!” süreci başladığında Prof. Dr. Haydar Baş çok önemli uyarılar yapmış, “gittiğiniz yol, yol değildir!” demişti. “Şii-Sünni kardeştir, ABD’nin oyununa gelmeyin!” diyerek çok ciddi uyarılar yapmıştı.

Irak’tan, Suriye’den, dünyanın birçok bölgesinden Şii-Sünni âlimlerini “Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt” programlarında buluşturmuş, Müslüman dünyaya önemli kardeşlik mesajları vermiş ve hayatta iken çok olumlu sonuçlarını almıştı.

Şii ve Sünni dünya Haydar Baş önderliğinde birleşiyor telaşı, içimizdeki şalvarlı cübbeli ajan kişilikleri telaşlandırmıştı.

İsrail öncülüğündeki “Müslüman Alimler”in maskesi düşmüştü. “Şii-Sünni kardeş” dediği için “Haydar Baş Alevi oldu!” demişlerdi. O da “keşke olabilsem” cevabını vermişti.

O programların hemen hepsinde “Esat öldüğünde hangi mezarlığa gömülecek, Netanyahu öldüğünde hangi mezarlığa gömülecek, Obama öldüğünde hangi mezarlığa gömülecek?” sorularını sormuş, çok önemli saf uyarısı yapmıştı.

“Bizimkileri” durdurmak ne mümkündü, ABD ile “Eğit-Donat” oynuyor, ülkenin altını BOP yolunda oyuyorlardı. Suriyelilerin Türkiye’ye gelmeleri için adeta yalvarıyorlardı.”BOP’tan üstlendiğimiz görevler var” diyor, hava basıyorlardı.

Yüzlerce milyar dolarımızı, yanlış Suriye politikası yedi bitirdi. 10 milyona yakın Suriyeli, ülkenin demografik yapısını bozdu. İsrailli firmaya mayından temizlenmesi için verilen ihale, henüz canı çıkmamış “devlet” duvarına çarpıp durduysa bile, anayasayı delmekten, etrafını dolanmaktan, hayli hüner sahibi bu ekip, başka bir yolunu bulmuştu.

Mayından temizlenen her sınır, kaçak göçmenlerle pisleniyordu. Temizleyen irade, pisleme işinde vakit kaybetmiyordu. Neyse gelinen nokta özet olarak bu…

11 yıl sonra şimdi  birden bire Esat’ı devirme işinden vazgeçtiler. Deviremedi mi vazgeçti, yoksa işin başka bir boyutu mu vardı?

Pişkinliğe vurup,  “bizim hiç böyle bir işimiz olmadı” bile dediler.  85 milyonu aptal yerine koyarak, hatta dünyayı…

Peki, öyle kabul edelim!

Yanlışın neresinden dönülürse kardır” diyelim. Ama acaba gerçekten yanlıştan dönüldü mü, yoksa işin içinde başka bir iş mi var?

Amel ve niyet okumuyor, bölgemizde ve içimizde yürürlükte olan projeye/BOP’a bakarak cevap vermek istiyorum:

5 yıl önceden beri, sürekli tekrar ettiğim ve dikkat çektiğim konu “tehcir Ermenileri veya 1915 Ermenileri vatandaş yapılıyor” konusu. Ve bu konuyu Türkiye’de yazan ilk kişiyim. Öngörülerime “komplo teorisi” diyenler, bakıyorum da balıklama atlıyorlar şimdi.

Neyse!

Tehcir Ermeni’lerinin geri dönüşünde ABD ve Rusya ittifak içindeler. Suriye’de alınacak Ermeni kalmadığı için, filmin” Esat ile kavgalı” bölümü, gösterimde kaldırıldı. Büyük İsrail Projesi hükümetler üstü bir projedir. Bu projeye,  Rusya da karşı değil

Türkiye’de hangi hükümet gelirse gelsin (mevcut şartlardan söz ediyorum), bu proje yürümeye devam edecektir. 1918’de Türklerin kontrolünde çıkan Kudüs, 100 yıl sonra 2018 İsrail başkenti ilan ediliyorsa, küresel akıl şaşmıyor demektir. Bundan sonraki 100 yılda ise Büyük İsrail neden kurulmasın!

Suriyeliler konusunda muhalefetin sesinin çıkmaması, küresel akla karşı gelmemek içindir.

Meclise giden yol, BOP köprüsü altından geçer. Bu köprü,  Evren’in “yüzde 10 seçim barajı” ile kuruldu. BOP’a karşı olanın başı, bu köprüye çarpar.

“Ülkenin bağımsızlığını milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ancak bu azim, NATO’ya girdikten sonra, kademeli olarak yok edilmiştir.

Türk milleti o, üç fidanı yedirmeyecekti.

Türkiye, Suriyeliler kılıfıyla 100 yıllık kazık yedi. 1915’te gönderdiği Ermenileri, içine geri aldı. Hem de Osmanlı hayali kuran bir iktidar eliyle. Oysa onları, Osmanlı göndermişti. Arz-ı Mev’ud sınırları içinde Ermeniler de istenmiyor. Bir taşla, üç beş kuş!

Ümit Özdağ’ın iddiasına göre Türkiye’de vatandaş yapılan Suriyeli sayısı 1 milyon 476 bin 368’dir. Süleyman Soylu’ya göre ise bu sayı 200 bin. Özdağ’ın verdiği sayı,  kesinlikle doğru…

Bir de Türkiye üzerinden Ermenistan’a geçen 20 bin Suriye Ermeni’si var. Bunlar da Türkiye’ye geri gelecekler, hele sınırdaki mayınlar temizlensin, akrabalarını da alıp dönerler.

Esasen Suriye’de bu kriz başladığında, buradaki Ermenilerin Türkiye’ye öncelikle getirilmesi işini, Abdullah Gül takip ediyordu. Bilmeden düşülen bir tuzak yok aslında, her şey planlı!

Türkiye, Suriye ile hareket ederek geçte olsa oyunu bozabilir mi? Çok zor, çünkü çok yol alındı. Ayrıca bu küresel projeye karşı duracak büyük bir uyanış ve milli irade lazım. Sürekli uyutulan bir toplumda, milli irade doğmaz.

Yeni süreç, Esat ile kavgasız geçecek ama Suriye’nin kuzeyine dokunulmayacaktır. Ne Irak’ın, ne de Suriye’nin kuzeylerine çözüm getiren müdahaleler olmayacak, olayların soğuması beklenecektir.

Irak’ın kuzeyini Barzanistan yapan iradenin, Suriye’nin kuzeyine müdahalesine inanmak, saflık ötesi olur. Büyük İsrail, soğumaya alınıyor o kadar.

Suriyeliler ve Tehcir Ermenileri konusunda önceki yıllar yazdığım yazıların linklerini bırakıyorum.

https://www.millibasin.com/24-nisana-bir-de-bu-gozle-bakin/

https://www.millibasin.com/abd%C2%92nin-turkiye%C2%92ye-%C2%91ermeni%C2%92-oyunu/

https://www.millibasin.com/artik-yeni-bir-sorunumuz-var-suriyeliler/

Suriye’de yeni bir oyun mu?
Başa dön