Dertlendim yine gece gece!

Tespihimin ipi koptu.

Her dane bir tarafa gitti.

İçim cız etti.

Tespihimi değerli kılan kehribar olması değil. Birlikte sabır çektiğim, esma veya felak-nas okuduğum arkadaşım, dostum, olması da değil.

Tespihimi farklı kılan, üstadımın üç defa kullanması… İki defa namaz sonrası vermiştim, bir defa da ders okumak için tespihimi istemişti arabada. “Bugün dersimi okumadım” diyerek, on dakika kadar süren bir zamanda, bir şeyler okudu onunla.

Arif insan iken günlük ders okuyor ya ben!” diye iç geçirmiştim. Şoförümüz Ahmet Hamza idi. Trabzon’u turlamıştık. Eskiden Bahçecik’te oturduğu evinin, yerini bana göstermişti. Hatıralar aklıma geldikçe, ne aydınlık günler yaşamışız diyorum. Onsuzluğu yaşadığım her saatte ise “ne zifiri karanlıktayız” diyorum!

Ellerini öptüğünde elestin kokusunu alır gibi hissettiğin, elestte ki sesi duyar gibi hissettiğin, başka bir el yok ve ölünceye kadar da olamaz benim için. Yüzüne baktığında elest meclisinde görüşmüş gibi hissettiğim başka bir yüz, olabilir mi?

Şimdi, nasıl düşmeyeyim o 33 tespih tanesinin peşine. O parmaklar, 3 kere çevirse 99 yapar, toplamda üç kez kullanınca 297 defa dokunmuş olur. Her bir tanesinde, yaratanın ismi çekildi.

Ve o kadar edepli ve de ahlaklı bir insana rastlamadım hayatımda. Talebe edep gösterir normalde, biz göstermemiz gereken edebi bile ancak O’ndan öğrenir ve öyle göstermeye çalışırdık ama o gösterimiz bile edebe muhtaçtı. Nasıl bir değeri kaybettiğimizi anlamaktan hala gafiliz. Tespihi kullandıktan sonra,  geri uzatması yok mu, insanı eritmeye yeterdi.

Din ve dine ait olan her şeye ve de her objeye karşı, çok hürmeti vardı. Ayrıca sanki talebe oydu da üstat bizdik!

Şimdi düşünüyorum da, bizlere nasıl tahammül etmiş. Tespihin imamesi gibi nasıl tutmuş bir arada… Ne yüce bir gönül ki, yüceler yücesi orayı mesken eylemiş. “dağa taşa sığmam mü’min kulumun karnına sığarım. Neyse dertlendim yine gece gece!

İpinden kopan tespih tanelerinin peşine düşerken, düşüncelere daldım. Sevdiğinin dokunduğu bir eşya bu kadar kıymetli iken, dokunduğu insanlar daha kıymetli olmaz mı?

Benim için kıymetli!

Üstadımın dokunduğu bütün insanlar, benim için çok kıymetli. Tanelerinin her biri hakkında, ipinden koptuğu iddiaları yapılsa dahi, gönül ipliğimde hepsi düzgün saplıdırlar. Kimsenin sözüyle ne yeni ip edinirim, ne de yeni taneler dizerim!

O, bizi Allah’ın ipine bağlamış, Ehl-i Beyt’in imametine saplamıştı. O’nun kardeş yaptığını, ‘evlat’ yaptığını hiçbir hadsiz, ‘kalleş’ yapamayacak benim gözümde. O’nun değdiği insanlardan kalleş çıkmaz, sadece kardeş çıkar.

İpsiz sapsızlara da, diyecek söz kalmadı gayrı!

Orman çakalsız olmaz!

Ey Allah’ın kulları kardeş kalın!” gecenin son sözü olsun.

Dertlendim yine gece gece!
Başa dön