Suriyeliler konusu üzerine çok yazılarım oldu. AKP’yi anlarım Suriyelileri başımıza bela eden parti. Bu sebeple, “Ensar-muhacir” hikâyeleriyle vatandaşa olayı hazmettirdi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “İTHAL SEÇMEN 1milyonu aşacak” açıklamasına, Kılıçdaroğlu’nun “400-500 bin gibi bir yüksek bir rakam yok” diyerek olayı küçümsemesi ne ile izah edilir?
Suriyeliler konusunun küresel bir plan olduğunu gösterir. İktidar gibi ana muhalefetin de bu konuda kendini dışarıya karşı sorumlu hissettiğini gösterir. Küresel beylere şirinlik yarışında, iktidardan geri kalmazlar.
Suriyeliler, Büyük Ortadoğu Projesi’nin gereği olarak Türkiye’de bulunuyorlar. Büyük İsrail için, Suriye’nin Kuzeyi hazırlandı. Fırat’ın doğusunu ABD, batısını Rusya tutarak bu bölge İsrail’e hazırlanıyor.
Türkiye, buraya birkaç defa operasyon yapmaya niyetlendi ancak bir türlü adım atamadı. “Bir gece ansızın” dedik devamı bir türlü gelmedi. Çünkü bu konuda ABD ve Rusya, Türkiye’ye karşı birlikte hareket ediyorlar. Danışıklı dövüş içinde, birisi karadan müdahaleye karşı, diğeri havadan müdahaleye karşı.
Ola ki, müdahale edilir diye de Yunanistan elde tutuluyor. Türkiye gözünü batısından ayıramıyor ki güneyine bakabilsin. Tam bir çıkmaz içerisinde…
Esat ile görüşmekten söz ettiler çok geçte olsa, Esat görüşmeyi reddetti. Görüşmenin yerini bırakmadı ki AKP!
Esat’ın Ankara ile görüşmesine artık Rusya izin vermez. Suriye’yi Esat ile konuşursan, Rusya’nın elinden kozunu alırsın. Köprü altında çok sular aktı. Araya bunca ayrılık girdi, Esat seninle ne görüşsün!
Türkiye bu duruma nasıl geldi?
Göz göre göre geldi!
Emperyalist hesap, Suriye’nin kuzeyini, Irak’ın kuzeyini, Türkiye’nin güneyini ve İran’ın batısını istiyor. Buralarda kod adı “Kürt Devleti” olan ama aslında Kürtlerin kullanıldıkları, ikinci İsrail’i kurmak istiyorlar.
AKP’nin Irak’ın işgaline katkısını, Suriye’nin parçalanmasında katkısını hatırlayıp, üstüne de Türkiye’de yapılan “açılım”ı ekleyince, BOP’tan görevlerinin ne olduğu ortaya çıkar. Peki, CHP’nin Suriyeliler konusundaki olayı küçültmesini, hatta 6’lı Masa’nın sessizliğini de hesaba katarsanız ortaya çıkan tabloyu “ihanet” dışında ne ile açıklarsınız?
ABD öncülüğünde Irak’a yönelik olarak 17 Ocak 1991 körfez çıkarması yapılırken Prof. Dr. Haydar Baş “görünürde Irak’a yapılsa da asıl hedef Türkiye’dir” demişti. O günden bu güne gelişen bütün olaylar hedefin Türkiye’nin toprak bütünlüğü olduğunu ortaya koyuyor.
Suriyeliler konusu, bugün her türlü tehdit. Geçtik hazineye getirdiği ek yükleri artık, ulusal güvenlik ve de milli bütünlük sorunudur. Bu sorun karşısında partilerin sessiz kalmak veya görmezden gelmek gibi bir lüksleri yoktur.
Ulusal meseleler, partiler ve de siyaset üstü olmak zorundalar. Dün ortak bakanlar kurulu yaptığımız komşu bir ülkeye, bugün ABD ve Rusya izin vermediği için, ne görüşebiliyoruz, ne konuşabiliyoruz ne de, oluşan bataklığı kurutmak için müdahale edebiliyoruz.
Bu büyük başarı(!) sadece iktidarın değil, sessiz kalan muhalefetin de eseri.
Bir kez daha çok net ifade edelim ki;
Suriyeliler giderse BOP çöker!
Büyük İsrail’in Türkiye ve Suriye ayakları kırılır. Irak ayağı ise tek başına bir anlam ifade etmez ve de uzun sürmez. Suriyelileri göndermeye destek vermek, vatana olan burcumuzdur. Bu konuyu canlı tutmak, milli bir direniştir. Vatandaş yapılan Suriyelilerin içinde ne kadar tehcir Ermenileri olduğunu biliyor muyuz?
Bu bile başlı başına bir milli güvenlik sorunudur.
