5 bin takipçi içeren bir hesabım vardı. Korona sürecinde, “aşı” denilen sıvılar hakkındaki yorumlarımdan ötürü, sürekli cezalar almıştım. Henüz kimsenin bir yorumu yokken,” korona yok, küresel tezgah var” başlıklı yazımla başlayan ve kısa sürede Türkiye’ye mal olan, değerlendirmelerim olmuştu.
Ne yazık ki, öngörülerimde haklı çıktım. DSÖ’ye “müritlik” yapan bazı doktorlar da, bedavadan(belki bedavadan değildir) zehirli sıvıların vücudumuza enjekte edilmesi gerektiğini anlattı durdular.
Hayret edersin, hutbeye çıkan bazı hocalar bile aynı dili kullandılar. Bir tanesini hutbede dinlerken şoke olmuştum. Sanki yeni vahiy gelmiş, bu beyefendi de bize duyuruyor. Ne dese beğenirsiniz: “Aşı olmayan mescidimize gelmesin!”
“Çüş” dedim dinlerken!
Tabi “virüs” kapmışlar, bana o mescidi yasakladılar sonra.
“Dalton Kardeşler”den biri de, ekranda “doktor” sıfatıyla hepimizi “bayıltacak” bayatlıkta aşıdan başka bir şey anlatmadı. Korona Mart ayında Türkiye’ye giriş yapmıştı ama bendeniz Ocak 2020’de yazmıştım, bunun büyük bir “oyun” olduğunu.
Ne oldu şimdi!
Kim haklı çıktı?
“İki Türk’ün üstüne yıkılan bu aşı oyununda, gün gelip bu iki bilim adamını yargılayacaklar!” demiştim. Nitekim Şahin’ler ve Töre’ler Kraliçe’nin etekleri altına sığındılar. Aslında tezgâhın sahiplerine gittiler, “bizi kullandınız, bizi kurtarın!” dediler. Kurtarılırlar mı, konu kapanır mı, bilmiyoruz. Neyse anlatacaklarım bu değildi aslında. Facebook konusuydu. Hani Batı’da “özgürlük” vardı?
Hani, sosyal medya “özgürlük” demekti?
Bu düşüncelerimden dolayı, hesabım ölü hesap olmuş, ben de kapatmak zorunda kalmıştım. Küresel tezgâha yan baktım diye. Korona konusu, o kadar benimsenmişti ki, aykırı bir yorum yapmayı delilik görenler vardı. Küresel güç böyle bir şey işte, bir doktorla bir imamı, aynı idealde buluşturup aynı korkuda birleştirebilir. Biri “aşı olmazsanız ölürsünüz!” derken, diğeri “aşı olmazsanız cehenneme gidersiniz!” diyebilir!
“Aşı olmayanlar vatan hainidir!” diyen ünlü kalp doktoru, kalpsiz ve ruhsuz tipler de vardı. Küresel güçlerin insanları, kedi köpek muamelesi yapmalarında, bir onursuzluk göremediler. Mümkün olsa da, hepsine birer onurlu olma aşısı vurulsa!
Neyse!
Yeni bir hesap açtım. Bir hafta olmadı daha… Matem Günü dolayısıyla, Hasan Nasrallah’ın çekilmiş kısa bir videosunu paylaştım. Bana da bir arkadaş atmıştı. Ne oldu biliyor musunuz? Yeni açtığım bu Facebook hesabı da ceza aldı. Muhtemelen bu hesapta aynı akıbete uğrar.
Hasan Nasrallah kim?
2006 yılında, İsrail’i yenen adam. Hizbullah-İsrail savaşında, İsrail’i Hasan Nasrallah’ın elinden, AKP iktidarı aldı. İlginçtir, İsrail yenilince AKP’li bir yetkili Hizbullah için “terör Örgütü” demişti. İsrail yenildi, Hasan Nasrallah’a…
Türkiye’de adını duyduğumuz “terör örgütü Hizbullah” ile Lübnan Hizbullah’ını karıştırmayın. İsrail’le savaşanla, İsrail için savaşanlar, aynı isimle de anılsalar, çok farklıdır. Ayrıca, Lübnan’da bunlar yasal bir partidir. Varlık nedenleri de, Büyük İsrail oluşumunu önlemek.
Neyse, şimdi bu zatın, Hz. Hüseyin efendimizin şahadet gününde ağlayarak yaptığı bir duayı paylaştım diye, hesabıma kısıtlama geldi. APO resimleri, PKK videoları gırla gider kısıtlama olmaz ama İsrail’le savaşan bir adamın dua eden videosu, kısıtlama getirir. Batı’nın “fikir hürriyeti”, hesaplarını sorgularsanız biter. “Özgürlük” tanımları, küresel jargona uyuyorsa söz konusudur.
Facebook ne booktur görün istedim!
Anlık tepkimdir, iyi pazarlar hepinize!
