İnsan hakları evrensel beyannamesi, “her insanın seyahat hakkı olduğunu” ifade eder. Beyanname olmasına bile lüzum yok, insanın doğarken sahip olduğu haklardan biridir seyahat hakkı…
C-19’lu yeni dünya düzeni ile bu hak insanların ellerinden alınmış durumda;
Hasta annemi ziyaret için, deveyle gidemeyeceğimden, uçak ya da otobüse bineceğim. Ancak bunun için test yaptırmam gerekiyor. En yakın devlet hastanesine gittim, test için geldiğimi söyledikten sonra, bir yolculuk başladı.
Tam 6 ayrı odaya başvurduktan sonra, 7’ci odada burnuma çöp sokuldu. Olmadı dedi ikinci burun deliğime çöp sokuldu. Sonra peşkeşe 2’er defa daha….
Zaten alerjim olduğundan burun deliklerim ömrümce sorunlu ve naziktir. Hemen her gün 5 vakit abdestte toplamda 15 defa su çeker, sümkürürüz malum. Her defasında tükürdüğümde, kan tükürürüm. Ömrüm boyunca alıştığım için, beni hiç tedirgin etmez.
Neyse burnuma ne’ düğü belirsiz çöp sokulunca burnum koptu sandım. Hapşırık, gözyaşı, acı birbirine karıştı. Küresel “tezgahta” rol olanların sülalesine, bu kandil gününde, bayağı bir rahmet okudum.
Koca koca adamlar, bilim adına, “Biontek” diyor başka bir şey demiyorlar. Kardeşim bir virüs varsa, bu virüse karşı devlet elbette önlem alır ve hepimiz de uyarız ama bu önlem nasıl oluyor da, ABD aşısı dışında bir çare kabul etmiyor!
Bu arada “iki Türk” söz konusu ilaç şirketinde diye kimse maval okumasın. Müsaade edilsin kendi ülkemizde kaç tane Türk çıkar. Kendi ülkemizde, hiç mi bir doktorun araştırması ve çalışması yok!
Var da, yasak mı!
Aşı araştırması yapan doktorların başına neler geliyor, bunu biliyor muyuz? Bitkisel ürünler veya bitkisel tedavi önerileri karşısında, sağlık bakanlıklarını teslim almış küresel ilaç şirketleri, kendi ülkemizde cehennemi yaşatıyor, bilen bilir.
Küresel düzen dayatmasına karşı alerjisi olanları “aşı karşıtlığı” algısı ile hedefe koyanlar, işe “siyaset” katıp direnci kırmak isteyenler, en ağır ifadelerle aşağılayanlar, kimlere askerlik yaptıklarını inşallah anlarlar.
“Beni Türk doktorlarına emanet edin” diyen büyük önderin ülkesinde “beni Türk aşılarına emanet edin” demeyi, burnumuzdan getiriyorlar resmen. Çok defa söyledim tekrar edeyim, aşı karşıtı değil, küresel oyun karşıtıyım.
Biontek’e “iman” etmişlerle, asla konuşulacak bir şey yok. Aşılı olanlar madem güvende o zaman sorun yok. Hakaret ve suçlamak niçin?
Aşı olanlar da kovit oluyor, aşı olanlar da kovit’ten ölüyor madem, bırak aşı olmayanlar da ölsün.
Aşı olmayanlara karşı MİT’i, emniyeti devreye sokalım diyenler var.
Bence yetmez, orduyu devreye sokun!
Direk, kurşuna dizin!
Aşı heriflerin beynini yemiş!
Tükürükten test yapılması mümkün iken, hatta bakanlık bunu tavsiye ederken, aşı olmayanların burnundan getirmek amacıyla çöpler, beyne kadar sokuluyor. Sırf uçak bileti almak için hastaneye gidip, kovit olmuş insanlarla aynı sırada olmak sağlıklı bir şey mi!
Bilet hastaneden alınır olmuş!
Evlatlarımız derse girmek için, okul yanında bir de hastane yollarında. Bu çocuklar nasıl ders yapsın. Özel hastaneler 250 lira para alırken, sigortası yoksa devlet 50 lira alarak, neye hizmet ediliyor. Aşı bedava ama test paralı!
Haftanın hemen 5 günü test için yollarda olmak, zulümden öte bir şey. 2 aşı yetmez 3 olun denmeye başlandı. Her yıl tekrarlansın diyenler var.
Bir başka konu;
Eğer gerçekten bir virüs var ve bu virüse karşı sadece Biontek etkili oluyorsa, virüsü de Biontek üretmiş demektir.
Bu “virüs” olayının tezgah boyutunu Türkiye’de ilk yazan kişiyim. Söylediklerimi bir yıl sonra söyleyip aşı karşıtı kampanyaları düzenleyenler, farkında veya değiller aşı sahiplerine hizmet etmekteler.
Aşı baronları aşı karşıtlığını kontrol altına almak için, kontrollü bir karşıtlık içindeler. Hem AKP’nin şakşakçısı olacaksın hem de aşı karşıtı olacaksın. İsrail karşıtlığını İsrail’in organize ettiğini, babaları İsrail’le yirmi küsur anlaşma yapanlar, olayın tezgah boyutunu göremeyecek kadar çömezler.
Kısacası dostlar;
Aşı olmamayı burnumuzdan getirecekler!
Şahsen ben, uçak bileti için daha ne kadar burnumun dağıtılmasına dayanırım bilmiyorum. Devletler halkını korumak için var. Küresel tezgaha karşı, vatandaşın elinden ne gelir.
Hele de hükümetler “tezgâhın” içindeyse…
Testi bedava yapmayan kafaların aşıyı bedava yapmalarını, mantar kafalı ol da düşünme!
Yine babayı hatırladım.
Ne tatlı uyarırdı akletmeyeni: “Mantar kafalı seni!”
