Türkiye'de yaşıyor ve dininizi yaşamaya mı çalışıyorsunuz, mutlaka size empoze edilen ilk şey, Atatürk düşmanlığıdır. İlkokuldayım, sesim gür çıktığı için 23 Nisan'larda Atatürk ile ilgili şiirler bana okutulurdu.
Zevkle okurdum. O zamanlar çocuk bayramını gelmesini iple çekerdik. Mantar tabancaları vardı, her kıta arasında bir tane patlatırdık. Şiir dört kıta ise dört adet mantar tabancası gerekirdi. Hey gidi günler, hey?
5 sınıftayım arkadaşım beni bir köşeye çekti, "biliyor musun, Atatürk Kur'anı yakmış!" dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Nerden çıktığını sorunca, Konya'da okuyan amcası çocuklarının söylediğini söyledi.
Konya'da "Milli Görüş" teşkilatlarına ait yurt veya evlerde kaldıklarını, çok sonraları anladım. Ailenin "Erbakancı" olarak anılması ve daha sonraları köyümüzde birçok temiz beyinlerin, bunların vasıtasıyla bu oluşumlara gidip, sonraları birer "Atatürk karşıtı" olarak dönmeleri hiç tesadüf değildi. İnanmadığım ama kafamı meşgul ettiği "Atatürk Dinsiz" fitnesi, ancak 1987'de gördüğüm bir rüyayı Prof. Dr. Haydar Baş hocama sormam ve yorumunu almam ile sona erdi.
Rüyamda, bir savaş var ve cephedeyiz, Mustafa Kemal Atatürk komutanımız. Resimlerde veya anlatılanlara hiç benzemiyor. Askerleriyle ilgileniyor, bende askerim ve sordum: " Komutanım ben ölümden korkuyorum, ne yapayım?" Bana, "evladım peygambere salat ve selam oku, korkun geçer" dedi. Baş hocama işte bu rüyamı anlattığımda "oğlum, doğru görmüşsün, Atatürk aynı rüyada gördüğün şekilde bir insan. Atatürk Müslüman'dı" diye uzunca bir sohbet ettiler. Atatürk ile ilgili, ruhuma büyük temel çiviyi Sayın Baş çaktı.
Şimdi bunu neden mi anlattım:
Yazımın girişinde ifade ettim. Türkiye'de çocuklarına dindar yetiştirmek isteyenler, öldüklerinde çocuklarının kendilerine bir Fatiha okumasını isteyenler, çocuklarını "din" diye İngiliz düşünsel sisteminin kucağına teslim ettiler.
Bilerek mi?
Hayır. Bir proje ile?
Hangi proje?
İngiliz projesiyle. Sonralarıysa, ABD, NATO ve CIA projeleriyle? İslam'ı gerçek yatağından, feyiz pınarından uzaklaştırıp, koparıp, bir tepki ve slogan dini, siyaset dini haline getirmek, kesinlikle İngiliz işiydi.
İngilizler, bir İngiliz dini bir de İngiliz Atatürk'ü yarattılar. İngiliz dini ile İngiliz Atatürk'ünü çarpıştırdılar sürekli. Millet arada kaldı hep? Bir taraf Atatürk'e "dinsiz" dedi, bir tarafta dinsiz gösterdi. Hep bir çatışma hali devam etti durdu. Bu iki tarafta, İngiliz'in iki parmağı gibi?
ABD ise temelini İngiliz'in attığı "din"den, "Ilımlı İslam, siyasal İslam, radikal İslam" şeklinde "dini " ama gayri İslami anlayışlar türetti. Bugün bunlarla İslam dünyasını vuruyorlar. Türkiye'yi de bunlarla vuruyorlar dikkat ederseniz.
"Atatürk dinsiz" algısıyla hedef, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyettir. CIA Ajanı Graham Fuller, "Türkiye, Atatürk'ten mutlaka koparılmalı" demişti. Bu herif Gülen'i göklere çıkarıyordu. 15 Temmuz'da bizzat iş başında olduğu ve Yunanistan'a kaçan askerlerle kaçtığı, önemli rivayetler arasındaydı.
Aynı Fuller, Sait Nursi'yi de öve öve bitiremiyor. Türkiye'deki Atatürk düşmanlığının Gülen bağlantısı görülmeden ve Sait Nursi öğretisi olduğu es geçilmeye devam edildikçe, bu devlet ve millet darbeden kurtulmaz.
"Nurcu" sözde tarihçi ve sözde hocaların Atatürk ile ilgili ağza alınmayacak sözleri sarf etmeleri, iyi birer Sait Nursi talebesi, kaliteli birer "nurcu" olduklarını gösterir. Fuller'in "İslamsız Dünya" kitabı var, Gülen'in de "Peygambersiz İslam" tezi var. Kelime-i Tevhit'ten peygamberi silen adam değil mi bu Gülen? Peki, bunu ilk Gülen mi yaptı?
Hayır. Sait Nursi yaptı.
Sait Nursi, yeni bir din icat etti. Gülen darbesi, bir Sait Nursi darbesidir. Darbe, bu zihniyetin fıtratında var. Bunların işi gücü İslam'a darbe atmak? Atatürk'e "Beton Kemal" veya "deccal" diyen anlayış, bazılarının "nur" dediği karanlık evlerde öğretildi.
Nurcu Akar'ın "piç" videosu veya Gülenist Armağan'ların "soysuz" iddiaları "proje" mukabilinde piyasaya sürülmüş Nursi ürünlerdir. Sinekle uğraşmayın, bataklığı görün. FETÖ'den boşaltılan yerlere, "okuyucu" veya "yazıcı" yerleştirmek, yılana elbise değiştirmektir.
Fuller'in "Atatürksüz Türkiye" tezine çalışan kripto fetocularla bu iktidarın baş etmesi mümkün değil. Elin gavurunu cennete koymak için "diyalog" melanetine sarılanlar, İngiliz ile savaşmış, bize bir ülke bırakmış, mevlid kandilleri düzenlemiş, anası ve babası tarafından soyu peygambere çıkan bir insana "soy" iftirasını ancak soysuzlar atar.
"Gayri meşru ilişki" iftirasını da ancak, böyle bir ilişkide peydahlananlar dillendirirler. Çünkü ölmüş insanlar hakkında ipe sapa gelmez iftarlarda bulunmak, soylu işi değil. Müslüman işi hiç değil. Dünyanın hiçbir ülkesinde insanlar, devletlerinin kurucularına veya topraklarının kurtarıcılarına iftira etmezler. Saygısızlık yapmazlar. Edepsizlik ve ahlaksızlık hiç yapmazlar.
İslam, ahlak dinidir. Ahlaksızsan, dinsizsin!
İslam'ın terbiye öğretisi "Edep Yahu!" ile başlar!
Kıymetli dostlar!
Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Atatürk ve Hacıbektaş" vurgusu, oynanan oyunları bozmada, topluma zerk edilen dış patentli zehirlerin panzehiri hükmündedir. Toplumun da, devletin de, bugün bu insana ihtiyacı her zamankinden daha fazladır.
Doğru tezlere, yerli, milli ve gerçek dini tespitlere şimdiki kadar önemli olmadı. Gerçek İslam'ı da, gerçek Atatürk'ü de, Baş hocadan dinlemek, son derece önemli ve stratejik olmuştur. Bu toplum, bir zihin temizliğine, bir akıl duruluğuna, bir nefis ve ruh tezkiyesine ihtiyacı var. Yeniden fabrika ayarlarına dönmeye, Hacıbektaş'ın attığı mayaya ihtiyacı var.