BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın 10 Kasım’da Ayasofya’da Atatürk’e mevlit okutma talebine valilik izin vermedi. Hem mevlit okutma talebi hem de ret cevabı, medyada oldukça gündem oldu. Muhterem babaları Prof. Dr. Haydar Baş, bu geleneği yıllardır sürdürüyorlardı.
Evlat Baş, bu sene bu geleneği Ayasofya’da devam ettirmek istedi. İyi ki de böyle düşündüler. Ayasofya’nın Kilise yapılmasına engel olmak için müze yapan ve İstanbul’u, Türkiye’yi işgalden kurtaran Atatürk, orada kendisine dua edilmeye en layık insandır.
Ne yazık ki Ayasofya’da Atatürk’e lanet okundu, beddua okundu, bütün bunlara izin verildi. Gördük yaşadık, detaya girmeye lüzum yok, fakat O’na mevlit ve duaya aynı mekanda, izin verilmedi.
Bağımsız Türkiye camiası, her mekanda, her zamanda, Ata’sına dua etmeyi, ebedi liderleri Haydar Baş’tan kendilerine bir vazife ve de üzerlerine vasiyet bilirler. Atatürk, ceddi Hz. Ali gibi aynı kadere sahip galiba…
Emevi camilerinde Hz. Ali’ye beddua okunurdu. Ali’ye lanet okumayan, o camilerde ibadet edemezdi. Müslümanlar, Ali’ye hakareti duymamak için Cuma günü hutbeyi beklemeden Cuma’nın farzını kılıp çıkarlardı.
Bunu gören Emevi aklı, hutbeyi Cuma’nın farzından önceye çektiler. O gün bugün Cuma’nın farzı hutbeden sonra kılınıyor. Ayrıca “hutbeyi dinlemek farzdır!” dediler. Halen hepimiz böyle biliriz. Bir şeyin farz olması için Allah’ın emri olması gerekir.
Allah’ın değil ama Ali’ye söven Emevi’nin emri vardı. Ayasofya’da Atatürk’e yapılan da farklı değil. İktidarın iki yüzlü röntgenini çekip, tekrar toplumun önüne koyan, Genel Başkan Hüseyin Baş’a teşekkür borçluyuz.
En büyük devrim, kafaları değiştirmektir. Ezberleri bozmak, alışkanlıkları bozmaktır. “Atatürk Vatandır”, “Atatürk Birleştirici Harçtır”, diyen Baş Hoca’nın başardığı devrimler, ülke için umut olmaya, gelecek nesiller için de devam edecektir.
İnsanımız, Ata’sına koşuyor, hem de abdestli bir şekilde huzuruna varıyor. Gönül dünyamıza, “HOŞ GELDİN ATATÜRK” diyor. Vatanın kalbi, daha büyük bir heyecan ile Anıtkabir’de atıyor.
“Alevi’ye kız vermeyin!” diyen kafalar, Baş Hoca hakikatine çarpıp bir bir devrilmeye devam ediyorlar. Olsaydı o güzel insan, “kurban kestim seni Alevi’ye!..” der, “terbiyesiz seni!” diye de eklerdi.
BTP’nin başvurusunun, olumsuz sonuçlanacağını, başvurunun yapıldığı günü ifade etmiştim. Çünkü Ayasofya onlar için “cami” olmaktan başka bir şey. İktidar müntesipleri için adeta “put” olmuş. Putlarının kırılmasına izin vermediler.
50 bin kilise evi açmış, bazılarını “besmele” ile açmış bir iktidardan söz ediyoruz.
“Hıristiyan’ın kestiği yenir!”, “Hıristiyan ile evlenilir!” ama aynı şeylerin “Aleviler için söz konusu olmadığını” her fırsatta dile getiren Diyalogcu kafalardan söz ediyoruz. Emevi kafası, Vatikan’ın “Diyalog” çuvalına da girince, şekil A’daki anlayış sahipleri doğuyor.
74 yıllık ömrü ile gerçek İslam’a hizmet etmiş Prof. Dr. Haydar Baş, bu ülkede de dünyada da taşları yerinden oynatmış, hakikatleri haykırmış, yaşamış ve çevresine yaşatmıştır. O’nun açtığı çığırda fert olarak, toplum olarak ve hatta devlet olarak yürüdüğümüzde, çözülmeyecek problemlerimiz yoktur.
Atatürk gibi bir değeri önümüze koyduğu için, yolumuzu, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt’e çevirdiği için, Alevi’yi-Sünni’yi kardeş yapığı için, bir kez daha özlemle ve minnetle anıyoruz. İzin verilmeyen Mevlit ’i, duayı evlerimizde okumaya devam edeceğiz.
Geçen yıl 10 Kasım’da yazdığım “Ayasofya siyasete açıldı!” başlıklı yazımı da siz okurlarıma yeniden hatırlatıyorum.
https://www.yenimesaj.com.tr/ayasofya-siyasete-acildi-H1346057.htm
