Seçime gidiyoruz, savaşa gitmiyoruz. Ülkenin dış tehditlerinin farkında olan insanların, 82 milyonun kenetlenmesi gerektiğini görür. Bunun için, herkes adım atacak. Herkes, fedekarlık yapacak.
Ülkeye soluk aldıracak adımlar atmak için, birbirimize yaklaşacağız. Birbirimizi dinleyeceğiz. Akdeniz'e, Fatih ve Yavuz gemilerini gönderdik.
Türk milleti adına gitti… Sağcı, solcu, Alevi, Sünni, Kürt, Laz, hepimiz adına gitti. Düşman gemilerinin ortasında yüzecekler. Belki saldırıya uğrayacaklar, Allah korusun. Peki, biz seçim uğruna birbirimizi mi yiyeceğiz?
Türkiye, 24 Haziran Pazartesi günü, çok farklı şeyler konuşacak. 24 Temmuz da daha farklı şeyleri konuşacak. 24 Ağustos'ta, dünya çok farklı şeyleri konuşacak.
Her gün, yeni tehditler ile yüz yüzeyiz.
Her gün, yeni tehditler ile yüz yüzeyiz.
Hükümetler gider, devlet kalır.
ABD'nin gözü dönmüş resmen. "Milli Para" silahı ile vuruldukça, saldırganlaşıyor. Dünya Milli Paralarla Ticaret'e döndükçe, Pentagon, kuduruyor. İran'a vurmaktan son anda vazgeçtiğini iddia eden Trump'ı, azledebilirler.
Yahut Trump, İran'a saldırır, azledilmekten kurtulur. "Türkiye, mevcut ekonomik şartlarda, asla S-400'ü parasını ödemiş olmasına rağmen alamaz" diye, hep yazdım. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki, alsa bile Türkiye kurtulmaz.
Bir ülkeyi parçalanmaktan silahlar koruyamaz, ekonomiler korur. Sovyet Rusyası, o kadar silah gücüne rağmen, korunabildi mi?
S-300'leri, sayısı nükleer başıkları olan Sovyet Rusya, darmadağın oldu. Yani her şeyi S-400'e bağlamayalım. Bu da yanlış. O savunma silahını alalım. Hem de Türkiye'nin dört bir yanına kuralım.
Fakat bilelim ki, değil S-400, S-700 bile alsak, Türkiye'nin varlığı ve bütünlüğü, bunlarla korunamaz. Türkiye, dünyanın en etkili silahına kavuşmak zorundadır. Bu da, ekonomidir. Bütün silahlar, ekonomi silahı karşısında aciz kalır.
İnsan aç iken, hiç bir silahı kullanamaz. Ama insan tok iken, silahsız dahi savaşır. Dünyanın, ekonomi görüşünden istifade ettiği Baş Hoca, ne demişti: Silahsız savaşılır ama buğdaysız savaşılmaz.
Çin ve Rusya'sı ABD'ye karşı, Prof. Baş'ın "milli para" silahına sarılırken, Türkiye buna bigane kalamaz. Geçen, 24 Haziran seçimleri öncesi, hükümete teklif yapıldı. "Ekonomiyi dünya bize soruyor, size de anlatalım, ülkeyi kurtaralım" denildi.
Suçlamak için anlatmıyorum ama olumsuz cevap verilmişti. Tekrar, adımı biz atıyoruz. "Haydar Hoca'ya sorun, ülkede kurtulsun, siz de…"
Kapıyı tekrar biz açtık. Bu ülke için, bu devlet ve bu millet için. Lütfen Türk milleti için yazılmış, şu tezi, uygulamaya izin verin.
Ülkeyi kurtarmamıza izin verin.
Milli Para'yı basmamıza, ülke kaynaklarını devreye koymamıza müsaade edin. Türk milletini kardeş yapmaya, bir bilek- bir yürek yapmaya, müsaade buyurun.
Milli Para'yı basmamıza, ülke kaynaklarını devreye koymamıza müsaade edin. Türk milletini kardeş yapmaya, bir bilek- bir yürek yapmaya, müsaade buyurun.
Bizler, "son nefes için siyaset yapan" bir insanın, tedrisinden geçtik. Zerre dünya derdi olan insanlar değiliz. Dünya sizlerin olsun, bizlere ülkemize hizmet fırsatı verin.
Analar çöpte ekmek aramasınlar. Yırtık ayakkabı ile gezmesin babalar. Çocuklar açlıktan ölmesin. Emekli, ölümünü istemesin. Öğretmen kendini asmasın. Kimse, köprülerden atlamasın.
Haydar Hoca, 6 ayda düzeltir her şeyi.
Haydar Baş tezleri, dünyanın en etkili silahıdır. En iyi silah sahibi Rusya, Baş'a talebe olmadı mı? Neden silahlarına değil de, Sayın Baş'a güvendiler. Gelin yeni bir sayfa açalım. Ülkemiz için. Vatanımız ve devletimiz için.
Elimizi uzattık.
Bu eli tutun, millette kurtulsun, sizler de…
Bunu çocuklarımız için yapalım.
Emperyalistlerin bombaları, çocuk seçmez.
Geleceğimiz, tehlike de…
Birleşmezsek hepimiz öleceğiz!
Boş laflarla, olmaz. Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i eşit. Alevi Sünni aynı. Hepsinin cebine, Vatandaşlık Maaşı koy, bölünmekten asla korkma!
Birleşmezsek hepimiz öleceğiz!