Bunlar varken düşmana ihtiyaç yok!

Sayın Erdoğan, ABD'ye gitti. 

Trump'la görüştü.

 Trump'ın mektubunu iade etti. 

Dönene kadar, bir mektup daha geldi diye duyduk. Neyse artık, mektupları toplasın, bir daha  giderken toplu verir onları. 

Görüşmeden sonra, somut ne elde edildi?

HİÇ.

ABD, teröriste "Mazlum" demeye devam ediyor. Her türlü desteği vereceğini, kameralar önünde deklera ediyor. Hatta terör elabaşısı ile Türkiye'nin liderini eşitledi. Eliyle göstererek, "senle de çalışırım, Mazlum'la da!" dedi.

ABD için önemli olan menfeatleri…

"Türkiye, Suriye'yi neden ABD ile konuşuyor?" sorusuna cevap bulunduğunda, Suriye'de nasıl bir "stratejik" bataklıkta olduğumuz anlaşılır. PYD'ye " ABD'den para ve silah desteği alan hainler" diyen, Esad ile Suriye'yi konuşmuyoruz da, onlara bu desteği veren Trump'la görüşüyoruz.

Neden peki?

Yürüyen bir "proje" var, eğer Esad ile görüşülürse bu proje çöker, diye mi?

Peki izlediklerimiz ne?

Tiyatro.

"Türkiye elinden geleni yapıyor ama, karşımızda ABD var!" mesajı veriliyor. Millet, "kaderine" razı edilmek isteniyor. "Suriye'de, ABD ile mi savaşacağız!" diye, işin zoru gösteriliyor. 

Oysa, ABD'yi oraya sokan biziz!

Birlikte, "eğit-donat" oynamadık mı!

İşin bize oynanan tiyatro kısmı, bunlar diyelim.

Bir de, ABD'ye ve dünyaya oynanan kısmı var;

ABD, iyi polis, kötü polis rolü oynuyor. Bacak bacağın üstüne atmış vaziyette oturan kişi kötü polis. Trump ise iyi polis. Trump, iyi polis rolünde olmak zorunda çünkü adam tüccar… 100 milyar dolarlık bir ticaret söz konusu.

ABD ordusunun bayrakları dibinde, görüşme oldu. ABD, hiç bir detayı atlamamış. "S-400'lerin üzerinden traktörle geçin" bile dendi. Aynı tehditler, aynı uyarılar ve aynı dozda mektuplar, gelmeye devam ediyor.

Bir de işin Rusya tarafı var. Şimdilik Rusya tarafını konuşmayalım ama Rusya da, S-400'lerin kurulmasını istiyor. NATO'dan bir delik açmak istiyor. NATO'dan açılacak Türkiye deliği, NATO'yu sallar diye düşünüyor.

Kısacası, iki büyük güç, kendi menfeatleri için elinden geleni yaparken, Türkiye haşa bir "yanaşma" gibi gah Rusya'ya yanaşıyor, gah ABD'ye… Ülkeyi bu hale düşürenlere, yazıklar olsun. 

Lider o ki, bu iki büyük gücü, birbirine çarpıştırıp, Türkiye'yi arada çıkarta…

Lider var, ama o lideri görecek gözler yok.

ABD, tek başına "dediğim dedik, çaldığım düdük" iken, Rusya'yı ayağa kaldırıp, ABD karşısına diken kim? "Milli Paralarla Ticaret" aklını Rusya'ya verip, ABD'yi ABD yapan doları, alaşağı eden kim?

Çok değil, Türkiye 6 ay, Haydar Baş aklına teslim olsun, gör bak neler oluyor. Yoksulluktan aileler intihar ediyor, görmüyor musunuz? Ülkenin 3 katrilyon kaynağı olsun ama vatandaşı, fakirlikten bunalıp, hayatına son versin.

Katiller, kimler!

"Kaynakları" aklına getirmeyen siyasi liderler ve partiler varken, Türkiye'nin düşmana ihtiyacı yok ki!..

Türk'ün milli servetlerinden söz etmeyen "milliyetçiler" varken, düşmana gerek var mı? Milli servetlerin ecnebiler eline geçmesine ses çıkarmayan bu camiler oldukça, düşman bizim namazımızdan niye rahatsız olsun.

Bedir savaşının "kaynaklar" savaşı olduğunu görmeyen bu hocalar var oldukça, düşmana gerek var mı? Bu ülkenin hocaları uyansın, ülke düzelir. Ama hocalar, Muaviye siyasetine dua ettikçe, "salla başını, al maaşını" yaptıkça, camiler NATO evi olmaktan çıkmaz.

"Allah'ın evi" diyenler, orada Allah'ın dinini vaaz etsinler. "Dinin Allah katında İslam olduğu" gerçeğinden, ABD elçisi ve hükümet istedi diye, ayrılmasınlar.

Lafım bitmedi;

Emek ve üretimin ABD'nin boyalı kağıdı dolarla elden çıkmasının önüne geçen, "Milli Para" kavramını dünyaya kazandıran Haydar Hoca'ya oy vermeyen milyonlar varken, zaten 80 milyon intihar etmiş olmuyor mu?

Atatürk'ün antiemperyalist duruşunu görmeyen, Gardırop Atatürkçüleri varken, düşmana gerek var mı? 

Atatürkçülüğü "etek boyu"na mahkum edenlerin, Müslümanlığı sarığa cübbeye mahkum edenlerden, farkı ne?

Bu halde bize, düşman bile lazım değil. Düşmana düşen sadece sırtımızdan geçinmesi, bizler kavga ederken onların gülmesi…

Konunun buraya geleceğini, hesap edemedim. Konu dönüp dolaşıp, sorunlarımızın kaynağı ekonomiye geliyor. 

Türkiye bugün, silahla değil, kalemle bağımsızlığını kazanabilir. Tabi ki, kendimizi koruyacak silahlar da edinelim. Fakat bugün savaşlar ekonomi ile veriliyor. 

Dünyada para savaşları var;

Bir dolar, 6 lira olmuşsa ve 10 lira olacaksa, sen bu savaşı kayaıp edeli çok oldu. "Türkiye iflas etti ama bunu bilmeyen sadece Türkler" diye, bize gülüyorlar. Rus basını bile "Türkiye'nin iflası, Avrupa'yı vuracak" diye yazdı.

Halimizi bizden başka herkes, biliyor.

İstediğin silahı bile sana aldırmayan ABD, seni kurtaracak modeli, elbet senden saklar. Dünyayı değiştiren Haydar Baş tezleri, neden ülkemizde saklanıyor, anladık mı şimdi. Dün de "milletin kaderini ancak azim ve kararı kurtaracak"tı, bugün de…
Yeter ki, azmet ve karar ver!

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir