Yine O’nsuz geçen bir ramazan ayı ve yine O’nsuz geçen bir bayram günündeyiz. Gel de hatırlama, gel de için yanmasın. Talebelik yıllarımızda, bayram namazını kıldıktan sonra, aradığımız ilk insan O’ydu. Şimdi düşünüyorum da ne büyük bir cesaret.
Cep telefonları yoktu, sanırım sonu 83 veya 86 ile biten bir numaraydı. Bütün bir vücudumuz titrerdi ararken. Korku ve heyecan birbirine karışmış. “Alo” diye başlayan sımsıcak, babacan ve tok seste kendinizi kaybetmeye, “gözlerinden öperim evladım, bayramın mübarek olsun” cümlesi yetiyordu.
O kadar yoğunlukta, 19 veya 20’sinde gençlerin telefona cevap verip, gözlerinden öpüyordu. Yüz binleri kendine aşık etmek kolay şey değildi yoksa.
Fakülte yıllarımdı (89 ya da 90 yılı) Akçaabat’ta evindeyiz. Rahmetli Lütfullah evde televizyonu kurmaya çalışıyor. Üçlü bir priz lazım oldu ve bir iki parça şey daha. Hemen alıp gelirim diye öne atıldım. Ev çarşıya uzak ama adeta uçarak gittim.
50 rakamı hatırlıyorum, tuttuğu miktar. Getirdim. Her zaman ki baba sıcaklığıyla, elini cebine attı, “Kaç lira ?”diyerek. Almak istemedim, “olmaz oğlum siz talebesiniz” dedi.
İtiraz edemedim ama içimden bari yarısını söyleyeyim, benden bir katkı olsun diye geçirdim ve 25 dedim. İçimi okumuş gibi gülümsedi, “katkın koşup yorulman evladım, bu 50 liradır” dedi. Kalbi okumak, hayatı okumak, insanı okumak, hatta eşyayı, kâinatı ve geleceği okumak, yaratıcının O’na giydirdiği bir elbise fakat siz bunu yaşayarak, zamanla öğreniyorsunuz.
Gün yok ki hatıralar dile gelmesin, an yok ki, aklınızdan çıksın. O’nun, seni içinde gördüğü elbiseleri bile saklıyorsun. Gözleri bu elbiseleri temaşa etti diye…
Özlem başka bir şey;
O gözler Karadeniz’e kaç kez baktı diye bir başka bakıyorsunuz. Baktıkça Karadeniz’den O’nun gönül denizine iniyorsunuz. Şehitlik tepesine, Akçaabat’a bakıyorsunuz. O’nun bakmış olabileceği her yöne, her yere…
Üstüne basıp yürüdüğü paspasa, çıktığı merdivenlere, indiği bahçeye, oturduğu koltuğa, söylediği şarkılara, okuduğu ilahilere, kasidelere ve surelere… Yediği Trabzon ekmeğine, Akçaabat köftesine ve Ali Usta’ya… Avlusunda dostlarına ikram etmek için, döner kesen İbrahim’e…
Tuttuğu takımı tutuyorsunuz, o şehirli olmasanız bile… Nereye gitsen, nerede olsan, bir anın, geliyor hatırına, için yanıyor. Aydınlık fikirleri kadar, aydınlık yüzü de, unutamıyorsunuz. Azrail o yüzle bana gelsin, canımı, bir değil yüz defa alsın dersiniz!
Arkasında yürümek, çok hoştu. Yürürken adımlarını izlemek, çok güven verirdi size. Ayaklarını sürmeden, sert olmayan diri adımlar atar, yere çok iyi basardı. Yürümenin de hakkını verirdi. Konuştuğu zaman yanında yürümek zorunda kalırsınız ama arkasında yürümeyi unutamazsınız.
Yakın dostunu, babasını veya çok yakını kaybeden her insanın yaşadığı şeylerdir, bu anlattıklarım. Belki de insanları robotlardan ayıran en önemli tarafı duygudur diye düşünüyorum. “Hayvanlardan” diyeceğim ama haklarına girmek istemedim!
Kehf süresinden adı geçen Kıtmir’i bilirsiniz. Bu bir çoban köpeği… Sahibinin peşinden yürüdü, sahibi de putperestliği reddetmeleri nedeniyle, hükümdar Dakyanus tarafından kovalanan 5 kişiye katılıp onlarla yürüdüğü için, 6 kişinin 7’cisi oldu. Kehf süresine girdi. Mağara Arkadaşları’nın kapısında bekledi.
Hakikatin peşinden giden, kapısında bekleyen, hayvan bile olsa, ne büyük saadete eriyor. Oysaki hayvanın sorumluluğu yoktur. Allah biz kullarına ders alalım diye böyle ayetler/deliller gönderir. Yani kul hakikatin peşinden koşmazsa, hayvan bile olamaz.
Mevlana diyor ya “seni sevmeyen hayvan bile olamaz ya Resulallah!”
Hakikatin peşine düşen gönül, farklı… Açamayacağı kapı, sallayamayacağı dağ yoktur. Yeter ki gönlün dostun peşinden yürüsün. Bırakırsan kupkuru kalırsın. Yunus boşuna mı “Gel dosta gidelim gönül” diyor.
Dosta gitmeyen gönül, Yedi Uyurlar’ı kovalayan, Dakyanus’a gider.
“Hepsinden iyisi bir gönle girmektir” der, koca Yunus.
O gönle girenler, kimsenin gözüne girmeye tenezzül etmezler. Burukta olsa, bayramımız mübarek olsun. Üstadımızın kıymetli ailesinin ve evlatlarının bayramlarını kutlarım. Tüm şehit ailelerinin bayramlarını kutlarım.
Okurlarımın, dostlarımın bayramlarını kutlarım.
