Dünyanın içine ettiler!

Bir arkadaşım anlatmıştı.  Babası oğlunun yanında kalmasını istemiş, "oğlum köyde kal" demiş. Tabi dostum, okuduğu için zaten kalması imkânsız fakat baba yüreği işte. Oğlu önce Of'a, daha sonra da Trabzon'a taşınmış. Tabi burada ticaretle meşgul olmuş. Dikiş tutturamayınca Adapazarı'na göçe niyet etmiş.Bu arada babası da, ticaret seyrini izlediği oğlunun genel durumu kafasına yatmadığı için, oğlunun üçüncü hicretine yorum yapmamış. "Ne yaparsa yapsın, nasıl olsa beni dinlemiyor" diye düşündüğünden olsa gerek. Birkaç yılda, Adapazarı'nda yaşadıktan sonra arkadaş gelen bir teklifle, nihayet hepimiz gibi İstanbul'a göçmeye karar verir. Bu arada babasını arar ve "baba müsaadenle İstanbul'a taşınıyorum" der. Baba patlar artık: Oğlum, köyde durmadın Of'a gittin, Of'un içine ettin. Orda durmadın, Trabzon'a gittin. Trabzon'unda içine ettin. Oğlum dur!.. İstanbul'u da sağlam bırak. Oranında içine etme.Aslında arkadaşım, ticaret erbabı değil. Okumuş insanlar pek ticaret bilmez ne yazık ki. İlim erbabından olduğu için iki sahada da olmaya devam etmiş şansızlardan diyelim.Bunu niye anlattım?Siz anladınız aslında. Ülkenin içine etmeleri yetmedi, çevre ülkelerinde içine ettiler. Bari komşuları sağlam bıraksalardı? "Komşularla sıfır sorun" demez olaydılar, dediler, ortalığı BOP götürüyor. Suriyeliyi öyle bir vatansız bıraktılar ki, sonunda hepsi Hıristiyan Batı'nın kucağına itildi. Papa'ya iş düştü!Papa'yı "sığınılacak yüce kişilik" görmeleri tesadüfü değilmiş. Müslüman Suriyeliler Papa'nın çağrısıyla, Hıristiyan evlerinde ve kiliselerde konuk ediliyorlar. Bu nasıl içine etme, dünya böyle şey görmedi.Katar ve Suudi Arabistan BOP yolunda birlikte koştukları ülkeler. Bir tek mülteci kabul etmediler. Mekke Medine'yi yöneten Suud yönetimi, Hıristiyan Batı'nın kucağına Müslümanların düşmesinde hiçbir rahatsızlık duymuyor. Zaten duysa, Suriye yönetimi devrilsin diye dünyanın ruh hastalarını finanse etmezlerdi. "Esad gitsin" diye, İsrail önünde koşuşturmazlardı.Türkiye "Esad gitsin" safında en aktif ve en çok sığınmacıyı besleyen, barındıran ülke. Emin olun bu işin başını Türkiye çekmeseydi, bugün Suriye'de milyonlarca insanı yerinden eden hiçbir gelişme yaşanmazdı.Öyle acılarla dövülüyoruz ki artık "Suriye" diyecek halimiz kalmadı. Dağlıca'da içimiz dağlandı. Ne hallere düşürdüler memleketi. Ölü sayısı bile açıklanamıyor ancak birkaç boşaltılmış kamp vurulduktan sonra, "elli PKK'lı öldü" diyerek iş kotarmaya uğraşıyorlar. Dünya Lideri'nin ülkesinde askerler, IŞİD ve PKK rehinesi? "Ölümler devam edecek" diye insanlara 'Havuz'dan sesleniliyor. Ölümlerin devam edeceğini bilmiyorduk sanki "400" demekten. Ölü sayısı 100'ü devirdi, bu gidişle seçime kadar 400'ü bulur!Keşke mesele dostumuzun hikâyesinde karikatürize edilecek kadar masum ve günahsız olsa. İnsan sadece kendi ticari geleceğinin içine etse?  Ama öyle değil. Dünyanın içine ettiler!Küresel devlerin dönen menfaat çarklarında, "çarkçı" olmak, "rol kapmak" olarak yorumlanınca, memleketin içine böyle yapılıyormuş. Ne komşu sağlam kalır, ne sınırlar. Ülkeyi kuşa çevirip adına "yeni" dediler. Şimdi çıkmış "bu ülkenin beka sorunu var" diyorlar. Sizler gelmeden öyle bir sorun yoktu.Şehit çocuğu ile maç izlemek, ülke idare etmek değil. Marifet, o çocuğun babasıyla maça gitmesini sağlamada. "Bugün 17 şehit ailesini telefonla aradım, hamdolsun bir tepki almadım" demek, her şeyin bittiğini gösteriyor. "Yeni Türkiye" şehitlerini sayamıyor!Vah, vah!..

Dünyanın içine ettiler!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön