Ramazanın sonuna gelmişiz de, haberimiz yok. Dünkü sahur programında, Sayın Okan Egesel kardeşimiz, ramazanın 19'u olduğunu söyledi. Meğer Ramazan 19, Hz. Ali efendimizin, melun İbni Mülcem tarafından zehirli hançeriyle yaralandığı günmüş.
İbni Mülcem, Hz. Ali efendimizin katilidir. Hayatının ilk dönemi hakkında bilgi yok. Ancak Hz. Ömer zamanında Medine'ye yerleştiği söylenir. Muaz Bin Cebel'den Kur'an öğrenmiş. Sıffin savaşında Hz. Ali safında yer almış.
Sonra haricilerle dost olmuş İbni Mülcem, "Müslümanlar arasında birliğin oluşması için", İslam'ın ikinci adamı olan Hz. Ali efendimizi öldürmeye karar veriyor. Harici kafa böyle işte: Vahyin kokusunu alan, ta çocukken Müslüman olan, yüzü hiç puta yönelmemiş, İslam'ın kılıcı üzerine bina edildiği İmam Ali'ye, namazda saldırmak…
İbni Mülcem Kufe'ye Hz. Ali'yi öldürmek için gelir. Yakınlarıyla buluşur ancak niyetinden hiç söz etmez. Burda, Nehrevan'da öldürülen arkadaşları için ağıt yakan Teymür Ribab kabilesi ile karşılaşır. Kabileden Katami diye bir kadına, gönlünü kaptırır.
Katami'ye evlenme teklifinde bulunur. Katami de Mihir olarak, 3 bin dirhem, bir köle, bir kadın hizmetçi ve birde, Ali bin Ebutalip'i öldürmesini şart koşar. Katami'nin babası ve kardeşleri Nehrevan'da Ali'nin kılıcı ile ölmüşler, kadın intikam peşindeymiş meğer.
Yani bir de, dişi Mülcem işin içinde. Allah'ın laneti onların üzerlerine olsun. İbni Mülcem, cinayet için hançerini tam kırk gün bilemiş. Hz. Ali, bu saldırısından iki gün sonra, bir Cuma günü şehit olmuştur.
Bu mübarek insan, anında bile İslam'ın hukuku için nefes tüketmiş. Kendisini yaralayan Mülcem'e kesinlikle işkence yapılmamasını, ona iyi davranılmasını, aç veya susuz bırakılmamasını, oğlu İmam Hasan'a tembihlemiş, ölmesi durumunda ise aynı kılıçla kısas yapılmasını emretmiş.
Müslümanların çoğunluğunun Ali'yi tutmadıkları bilinen bir gerçek? Ali'yi sattıkları bilinmen bir hakikat? Ali'nin kılıcı ile yakınlarını kaybedenlerin, Ali ve oğullarından intikam almak için "Müslüman" göründükleri de, önemli tarihi bir tespittir.
Hz. Ali, ikiyüzlü dünyadan, Allah'a ve Peygambere kavuşmak için ölümü adeta gözlüyordu. Sadece çocuklarının kendisini kefenlediği, namazını kıldırdığı ve sonrada bir süre başkalarının bilmediği bir yere gömülür.
Allah, şefaatini ve feyzini üzerimize daim kılsın?
Ali, İslam'ın üzerine bina edildiği kılıç demek?
Ali, Peygamberin kardeşi demek, Musa'ya nispetle Harun demek?
Ali, velayetin ve imametin başı demek?
Ali, İslam'ın adaleti demek.
Ali, canlı Kur'an demek.
Ali'yi anlatmaya kelimler yetmez. Denizler mürekkep olsa, Ali, yazmakla bitmez. O'nu anlatmaya ne takatimiz ve gücümüz, ne de ilmimiz yeter.
Ali anlatılmaz, yaşanır: Ali, aşktır. Ali sevdadır. Ali ilimdir. Ali, ilim şehrinin kapısıdır. Ali, peygambere açılan kapıdır. Ali, Allah'a gidilen yoldur. Ali, Kâbe'de doğan tek insandır. Peygamberi Allah terbiye etti, Ali'yi peygamber.
Ali, Allah'ın evinde doğdu, Peygamberin evinde büyüdü. Allah'ın evinde doğan ile peygamberin evinde doğanın nikâhını, Allah melekleriyle kıydı. Allah'ın ve peygamberin evinde doğanlardan, Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimiz doğdular.
Bunlar seçilmiş değil de, nedir?
Bunların bildikleri ve yaşadıklarıyla, diğerlerinin bildikleri ve yaşadıkları aynı olur mu? "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" sorusunu, Allah biz kullarına niye sorar? Akledelim, fark edelim diye.
Kıymetli dostlar!
Dünyada, Ehl-i Beyt'e ağlamak dışında, bütün ağlayışlar boştur. Hz. Ali'nin hançerlenmesine ağlamak, Hz. Hasan'ın zehirlenmesine, HZ.Hüseyin'in çöllerde susuz bırakılmasına ve sonrada aile üyeleriyle katledilmelerine ağlamak, ibadettir.
Bu mübarek zevatı, ancak kalbinde iman olanlar severler ve ancak İbni Mülcem'in çocukları nefret ederler.
Ehl-i Beyt'e ancak İbni Mülcem'in çocukları düşman olurlar!
Katami'nin dölleri ancak Ehl-i Beyt'e intikam düşünürler!