AKP iktidarı, ABD’nin talebiyle İsveç’in de NATO’ya girmesine “evet” dedi. Elindeki ciddi kozları kullanmadı. İsveç ve Finlandiya, üye ülke Türkiye’nin vetosunu yemedi. Oysa Yunanistan, Makedonya’nın NATO üyesi olmasını şartlarını yerine getirmeden kabul etmedi ve istediklerini aldı.
AB üyesi bile olmayan Norveç’ten AB’ye girmemiz için destek bile istendi. Rusya, “Pembe hayaller kurma Türkiye, AB seni asla içine almaz” diye açıklama yaptı. Haklı mı, haklı…
Seçim öncesi Batı karşıtlığı, seçim sonrası birden değişiverdi. O kadar hızlı dönüyor ki iktidar, “ümmetin” başı dönüyor.
Yeniden AB ve ABD mi?
Kesinlikle.
Peki, ne oldu?
Zelensky geldi!
İktidar o kadar aşka geldi ki, “Ukrayna NATO üyesi olmayı hak ediyor” bile dedi. Herkes ne oluyor demeye başladı.
İktidara yine bi haller oluyor!
Ukrayna konusunda Batı ile aynı noktada durmadığı için dahi, bu iktidar ciddi derecede oy aldı. “Çok yanlışları var ama bu konuda dengeli gittiler” değerlendirmesini, iktidara hiç oy vermemiş insanlar bile yaptılar.
6lı’ya Ukrayna konusunda güvenilmediği için, seçim kaybettiler desek abartı olmaz. Çünkü insanlar Batı’nın yanında paralı asker gibi, Batı için Rusya ile kavga etmek istemiyor. Putin, Türkiye’ye gelecekti, ziyaretini iptal etti.
İptal etsin diye mi bazı adımlar atıldı, Putin’in hoşuna gitmeyen adımlar atıldığı için mi ziyaret iptal edildi? Bana göre Putin’in ziyareti iptal edilsin diye, bilerek bazı adımlar atıldı. Bunlardan bir tanesi Hakan Fidan’ın, Kırım Türkleri Lideri Mustafa Cemiloğlu ile objektiflere poz vermesi…
Soru şu:
Türkiye, Çin ve Rusya ile kavga ederek mi, söz konusu bu iki ülkenin egemenlik ve etki alanında bulunan soydaşlarımız için daha faydalı olur, yoksa karşılıklı saygı ve güvene dayalı güzel ilişkilerle mi?
Tabi ki ikinci şık!
Rabia Kadir ile poz vererek Çin ile ilişkileri germek, Mustafa Cemiloğlu ile poz vererek Rusya ile ilişkileri germek, sadece ABD’yi memnun eder. Peş peşe atılan planlı yanlış adımlar, rotayı tekrar ABD’ye çevirdiğimizi gösteriyor. AB sevdamızın yeniden depreşmesinden de anlıyoruz ki, Türkiye ciddi bir eksen kayması yaşıyor.
Bu hızla devam edersek, yeni bir Rus uçağı bile vururuz!
Olmaz olmaz demeyin, olur. Hem de bal gibi olur!
“Ukrayna NATO üyesi olmayı hak kazandı” sözü, “NATO üyesi olarak biz savaşmaya hazırız!” demektir. Ve Batı, kendi topraklarında olmayacak NATO-Rusya savaşı için neden hayır desin ki!
Rusya ile kriz demek, Azerbaycan başta olmak üzere, diğer Türk devletlerini de ateşin içine atmak demektir. Bu, intihardan başka bir şey değil…
Aslında seçim sonrası ilk Şimşek çakmasından anlamıştım, rotayı Batı’ya çevirdiklerini. Bütün mesele para… Para bulmak için Şimşek getirildi. Şimşek getirilince de, gerekenler yapılacaktı. Aynı anda hem Rusya hem ABD olmazdı.
Para istiyorsan, Rusya’ya sırt döneceksin!
Bu kadarla kalınır mı, sanmam…
AB ve ABD derseniz, “açılım” da dersiniz, “hocaefendi!” de dersiniz!
“Megri megri” bile çekersiniz, Barzani gelir. Yetmez, Salih Müslim bile gelir!
Bahçeli’ye ne olur?
Muhalefet olur!
CHP’den AKP adına çalınan 39 vekil de, eski yuvası AKP’ye gider, yeter ki “ilk 4 madde” ittifakı kurulsun!
Zelensky’e Lozan’ı deldirerek, Fener Rum Patrikhanesi’nde “ayin” yaptırma konusuna girmedik bile. Patrikhane, Ukrayna’ya Papaz atamış, Rusya, “böyle bir yetkin yok, kendini ekümenik sanma!” demişti. Türkiye için ne kötüyse o yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Para arıyoruz ki, daha çok Suriyeli ve Afgan besleyelim!
AKP’nin nasıl kurulduğunu bilen ve zerre miktarı kadar bile olsa antiemperyalist duruş beklentisi olmayanlar için supriz değil yaşananlar, bu ayrı konu… Zaten, sürüyü Kırım’ı kurtarmaya(!) nasıl manipüle etmediler sasırmıştık. Neyse!
Türkiye’yi girdiği ekonomik çöküntüden, parçalanmadan ancak Hızır kurtarır.
Fakat bu halk, bunu hak etmediği için, Hızır da kurtarmaz. Çünkü iktidardan daha bozuk, daha ikiyüzlü ve daha menfaatçi bir toplum haline geldik.
İlahi adaletle, mutlaka yüzleşeceğiz!
