Geçen markette ödeme sırasındayım, benden önce bir kadının işlemi var. Kadın 5 kg’lık iki adet un almış, kasiyer kız “ın bir tane alabilirsiniz” dedi. “Bir seferlik görme!” dedi kadın. Kasiyer kız olmaz dedi.
Tartışma uzayınca “yaşasın Adalet Ve Kalkınma!” dedim. Kadın anladı iktidara taş attığımı, “gerekirse aç kalırız, iktidardan vazgeçmeyiz!” dedi. “Bir dahakine, bir tane bile un alamayacaksın!” dedim.
“Feto’nun ölüleri” ülkeyi öldürdüler!
2010 referandumunda Kısıklı İlköğretim ’de sandık görevlisiyim. İkindi vaktiydi oy kullanan azalmıştı ki, kalabalık bir grup geldi. Görevli arkadaşlar bunlar da nerden çıktı deyince, gayriihtiyari “FETO’nun ölüleri” dedim.
Herkes garip garip baktı.
Görevlilerden biri, “sen Haydar Başçı mısın!” dedi.
“Nerden bildin?” dedim. “Hoca Efendi’ye bir tek sizler karşısınız da, ondan dedim!” diye ifade etti. Haklıydı, yalnız kaldık bu illete karşı durmada. Herkes “Hoca Efendi!” derken, bizler “feto” diyorduk. Kadere bak ki, sonra herkes “FETÖ” dedi.
Asıl konuya dönecek olursak eğer, bu toplum bedel ödemeden asla, doğruyu ulaşamaz. Bakan olan herkesin, FETÖ başıyla çekilmiş resmi çıkıyor. Kendilerini kurtarmak için de “17:25 sonrası” diye bir “MİLAD” icat ettiler.
Bu ülke için gerekli her uyarı yapıldı. Bu ülkenin bekası için, merhum Haydar Baş’ın yapmadığı uyarı, ve yapmadığı hiç bir faaliyet kalmadı. Elinden geleni değil, gelmeyeni dahi yaptı. Devlet gücü elde etmiş fetocuların vergi cezalarına, soruşturma ve kovuşturmalarına rağmen.
Ekonomide söyledikleri kanun, diğer konularda söyledikleri hep ayet ve hadisti. Ama bunları duyacak, bir halk yoktu. Halen yok… Geçenlerde Hulki Cevizoğlu sarsıcı bir tespit yaptı.
Dedi ki: “Peygamber seçime girse, Tayyip’ten fazla oy alamazdı!”. Peygamber demezse, Ebubekir, Ömer dese daha iyi olurdu, bu çok sarsıcı oldu. Ama dediği gerçek, hele de Hz. Ali gelseydi belki de 100 bin oy alırdı.
Bu oyu da ancak Haydar Baş taraftarlarından alırdı!
O kadar diyeyim!
Bu toplum nasıl bir algı kurbanı olmuş, yaşayarak göreceğiz.
Devletlerin kanunları var da, Allah’ın yok mu!
Bu toplum bedel ödemeden asla kurtulmaz!
İki kere iki nasıl dört ederse, bu da böyle. Bir kul olarak, Allah’ı biraz tanıyorsam, Allah, burnumuzdan fitil fitil getirecek. “Kafam kırılaydı-elim kırılaydı!” serzenişleriyle kimse kurtulamaz. Kafa da kırılacak el de kırılacak.
Evet, bu toplumu Allah’ın adaletiyle tehdit ediyorum. Allah, adaletiyle hükmedecek, kafamızı da, kolumuzu da kıracak. Allah’ın hikmeinden biraz anlıyorsam Allah, böyle yapar. Azgın ve sapkın bir topluma, Allah’ın rahmeti, sopasıdır.
Ve AKP bir süre daha iktidarda kalacak. Seçim olacak zannetmeyin, 2023’te seçim yapacak bir ülkeniz olmayacak. Çoktan planladıkları bir savaşa sokulacağız. Oylarınızla getirdiniz ama oylarınızla göndermeyeceksiniz!
Burunlarınızdan fitil fitil gelmeden, asla gitmeyecekler. Ve gitmesini istemiyorum. Marketteki o kadın, o bir unu da alamasın, istiyorum. Suriye bile “Hatay benim!” diyecek noktaya nasıl geldi sanıyorsunuz. 90 milyar doları onlara yedirir, 9 milyonu içeri çekersen, olacağı bu…
ABD’nin Dedeağaç’ta 10 bin adet robot köpekleri, İstanbul sokaklarında seni kovalayınca belki uyanırsın.
Yeni Mesaj’dan okurlarım iyi bilirler. Türkiye’nin bu hale geleceğini, o kadar çok yazdım ki. “Milli Ekonomi Modeli ile ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ vermek zorundayız” 4 yıl önce 2 defa yazmışım. Twitter hesabımda yazıların linkini yayınladım.
Bizi hem okuyor hem çalıyorlar.
Buradan yazdıklarımı da çok iyi okuduklarını biliyorum. Ve altını çizerek tekrar ediyorum: Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir insanı dinlemeyen bu halk ve siyaset, iflah olmaz.
“Silahsız savaşılır, buğdaysız savaşılmaz” demişti, dinlemedin. Ekmek kuyruğunda Haydar Baş’ı hatırla!
“Benim iktidarımda et yemekten bıkacaksınız” demişti, pis pis sırıttın. Et kuyruğuna girdiğinde Haydar Baş’ı hatırla!
Hanımlar mutfaklarında doğrayacak soğan bulamadıklarında, Haydar Baş’ı hatırlasınlar. “Ev Hanımı Maaşı” verecekti onlara.
Çocuğuna pantolon alamayan babalar, Haydar Baş’ı çok hatırlasınlar, “Çocuk Maaşı” verecekti, çocuklarına. “Vatandaşlık Maaşı” verecekti, vatandaşı olduğunuz devlet. O maaşı şimdi Suriyeliler yiyorlar, senin yiyecek ağzın yokmuş, ne yapalım!
“Arazileriniz sakın ola satmayın” demişti. Şimdi Bilgates’lerin satın aldıkları sizin arazilerinizde ırgatçı olacaksınız, Haydar Baş’ı iyi hatırlayın.
Yıl 2002.
Yozgat’ta seçim konuşması yapıp otobüs içine inince, “kapıları tutun kimse girmesin, çok terledim atlet değiştireyim” demişti. Kapılar kapalı giren de yok, çıkan da ama bir adam belirdi otobüs içinde. Neden aldınız diyecekti ki adam selam verdi: “Sen hakikati konuşuyorsun, bu insanlar da seni anlamayacaklar, sonra sakın üzülme!..”
Ve ardından adam kayboldu. “O ağabey gelsin, şimdi sohbet edelim” dediyse de adam bulunamadı.Girerken gören olmadığı gibi çıkarken de olmadı. O’na, Hızır bile acıyıp “değmez bu halka, sen kendini yorma!” demiş olabilir. “Çocuklarımız ve torunlarımız için…” diyerek, son nefesine kadar, uyarmaya devam etti.
Şimdi topluma, ekonomiyi düzeltecek, bolluğa kavuşturacak biri çıkar mı!
“Herkese maaş vereceğim” dedi, kötü oldu, sanki küfretti!
Hakikati dinleyip, gereğini yapmamanın bedeli yok mu yani!
Bedel ödemeden asla!
Sevr olmadan, Lozan olmayacak!
Ekonomik çöküş, Sevr’i yeniden getirecek. Beğenmediğin Lozan’ı, iftira ettiğin Atatürk’ü ampulle arayacak ama bulamayacaksın.
Geçen bir video izledim, kanım dondu. “Allah’ım sen ülkemi koru” diye ağladım. Irak’ta ABD askeri Iraklı kadının üstünü arıyor. Çarşaflı ananın bütün vücudunu elledi ve sonra pis pis sırıttı.
Irak olmana aylar kaldı Türkiye!
Irak’ı bu hale getiren, Kesnizani tarikatı ile Saddam siyasetiydi.
İyi düşün, bulursun!
“Bunu göreceğimize ölseydik” diyeceğimiz günler, vallahi de uzak değil, billahi de uzak değil. Gördüklerimi ve tahminlerimi yazsam, bu adam tımarhanelik dersiniz.
Son bir tavsiye:
Herkes, yaklaşan kara günler için bir miktar para ve bozulmayacak gıdalar saklasın. Eski kıyafetlerinizi, ayakkabılarınızı saklayın yenilerini uzun bir süre alamayacaksınız. Akrabalar arası iletişime geçip, küslüğü bırakalım. Herkes nasıl bir topluluk içindeyse bulunduğu yerde kalsın. Herkesin birbirine çok ihtiyacı olacak. İtip kakan Şam şeytanları olsa bile sabırla ait olduğu yere tutunsun.
