Ortadoğu ateşinde Türkiye pişmesin!

ABD, Suud'u önce silahlandırdı. 380 milyar dolarlık Trump kazığı, bu ülkeyi eninde sonunda batırır. İlk defa Suud, parasızlık çekiyor. 

Petrol fiyatlarıyla oynayıp, Rusya'yı batıracaklardı, Suud kendi batacak. ABD'den alacakları silahları kullanmayı dahi bilmezler. Ama Müslüman öldürmek için, ABD gerekli "Eğit-Donat"ı verir. 

Saray darbesiyle, Kral Selman'ın oğlu Muhammed Bin Selman veliaht prens yapıldı, biliyorsunuz. Bu üzerinde durulması gereken bir konu?

Selman; zalim bir kişiliğe sahip, İsrail'in korumasında olan, Şii düşmanı bir adam? Yemen savaşındaki, zalimlikleriyle tanınır. 

Yemen'de Husilere karşı, İsrail'den aldığı küçük çaplı nükleer silahları kullandı.

Suriye'de, olmayan kimyasal silahlarla Esad'ı suçlayan ABD, Yemen'de Müslüman'a atılan nükleer silahlar için, gıkını bile çıkarmadı. 

Neyse!

Katar nedeniyle Suud'un, Türkiye ile de arası iyi olmayacaktır. Bütün kanlı işler ve savaş işleri, bu küçük Selman tarafından yürütülüyor. "ABD ve İsrail rızası" için Selman, Müslümanlarla savaşacaktır. 

ABD, yeni Saddam'lar yaratıyor, görüldüğü gibi. Suud ailesinin sonu hiç iyi olmayacak ve Suudi Arabistan, "kullanılma" sonunda, kesinlikle parçalanacaktır.

TSK'yı Katar'da istemeyen ABD, bu işi, Suud, Bahreyin, Mısır ve BAE üzerinden hallediyor. Katar'ın, İran ve Türkiye ile ilişkileri kesmesi isteniyor.

Bence Katar olayından dolayı, Türkiye'nin İran ile yakınlaşması bölge için hayra alamet. Eğer Türkiye, ABD'nin "Sünni Taraf"ı içinde yer alsaydı, durum daha da kötüydü.

Ortadoğu'da, İran ve Türkiye aynı tarafta oldukça, taşları yerinden oynatmak, çok kolay olmayacaktır. İktidar, Esad takıntısını aşmış olsaydı, şimdi PYD/YPG diye bir şeyde olmazdı.

Kürt'ün olmadığı yerde Suriye'de bir "Kürt Devleti" kurmayı hedefleyen ABD, Türkiye ile gittikçe zıtlaşıyor. Eğer Türkiye'ye içerden bir şey olmazsa, ABD ile zıtlaşmakta, hayrımıza.

O takdirde ABD'nin ne "Sünni NATO"sundan, ne "Sünni Blok"unda, kullanılma imkânımız kalmaz. Belki Atlantik NATO'sundan atılırız veya çıkarız. Tabi zıtlaşmalar, bir rol değilse?

Çünkü bu iktidarın kendine kalsa ABD'ye karşı gelmesi, ancak rüyada görülecek bir şey. Devlet aklının devrede olduğunu düşünüyorum.

Bugüne kadar Türkiye, kendini bölmek isteyenlerle hep "dost ve müttefik" kaldı, adına "stratejik ortak" diyerek. O sebeple, her tarafı delik deşik.

Fakat bıçak kemiğe değil, artık iliğe dayanmış durumda. Her gün sınırları içinde ikişer, üçer, şehitler veren ülkemiz, ne yazık ki hangi tehlikelerle karşı karşıya, vatandaş henüz farkında değil. 

Çünkü gelişmeler pek konuşulmuyor, olasılıklar pek tartışılmıyor. Türkiye'nin sağlam bir sistemi vardı ama bir sistem değişikliği yapılarak, koca ülke bir insanın sağlığına endekslendi.

Şimdi ülkeye bir şey olmasın diye, 15 yıldır Batı önünde sürekli yanlış politikalar icra etmiş bir genel başkana, dua eder duruma geldik.

Devletler kalıcı, insanlar gidicidir. 

Özal öldü, Türkiye yaşadı mesela. Neden, çünkü yaşayan bir sistem vardı. Allah geçinden versin, Sayın Erdoğan'a bir şey olsa, eceliyle dahi olsa, bu ülkeye ne olacağına, akıl kestiren var mı?

Camide rahatsızlanan Sayın Erdoğan için Türkiye'nin yüreği ağzına geldi. Hep demişimdir, "yeni sistemi Erdoğansız düşündüler" diye. Ortadoğu sıcağıyla ne ilgisi var demeyin!

ABD, Türkiye'de istediğini alamazsa, Ortadoğu'da hesaplarını gerçekleştiremez. "Ne istediler de, almadılar?" diye bilirsiniz. Evet, her istediklerini aldılar ama şimdi ülkemizi istiyorlar. 

Siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak, yeni bölgesel işbirlikleri kurmak ve ekonomik önlemleri almak zorundayız. 

Ortadoğu ateşinde Türkiye pişmesin!

Katar'ın başına gelen, Türkiye'nin başına gelebilir. Bir gecede, bir ambargo ile işimizi bitirirler. Çünkü her şeyi ithal? Tarım bitmiş. Buğday dahi dışarıdan?

Türkiye ve İran olmasaydı, 2 milyon Katar'lı açlıktan ölürdü. Kâğıt ve plastik paralar, buğday yerini hiçbir zaman tutmaz. Türkiye'de, o da kalmadı.

Türkiye'nin işi önce Allah'a, sonrada Haydar Baş Hoca'ya kalmış durumda. Çünkü ABD oyunlarına karşı tezleri, sadece o yazdı. Rusya ve Çin, o tezlerle ABD'ye karşı koyuyor. 

Türkiye bugün onun tezlerine, rızasıyla değil, sürünerek geliyor:

"Şii-Sünni çatışmasızlığı" için, Ehl-i Beyt gerçeğinde buluşmak ve kendi ayaklarınız üzerine duracak Milli Ekonomi Modeli'ne odaklanmak. İç barışı ekonomik hamlelerle ve kardeşlik tezleriyle sağlamak.

Bakın "muhalefet", ABD destekli Venezuela muhalafeti rolünü terk etmeli? Adaleti sokaklarda değil, mecliste aramalı. Nazik bir zamandan geçiyoruz. Adalet ve Kalkınma'da "Adalet"te çıkmaz Kalkınma da. Bunu yandaşlar bile görüyor artık. 

Yanan Ortadoğu'ya ve tutuşmak üzere olan Türkiye'ye bakın!

Hem Ortadoğu'da, hem komşu ülkelerde, hem de ülkemizde yakılan ateşleri, ancak biz, kendi içimizde söndürebiliriz. 

Nemrut ateşini söndürecek nefes bizde? Geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle? Bu nefes, Prof. Dr. Haydar Baş'ta mevcut. Bence bu görülmeli artık.

Ortadoğu ateşinde Türkiye pişmesin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön