Egemen bir ülke istediği silahı alır. Bu ister savunma silahı, isterse saldırı silahı olsun… S-400'ler, savunma silahı, bir saldırı silahı değil. Yani ülkemize bir saldırı olursa, bunu durdurmak istiyoruz.
Yoksa bu silahla, ABD'yi filan vurmuyoruz. Peki, ABD, neden bu kadar rahatsız? ABD bize saldıracağı için, S-400'lerle kendimizi savunmayalım diye. Türkiye'yi vazgeçiremeyince, bir yıl sonra bu silahları alın dedi.
Türkiye, şunu teklif etti: Rusya, S-400 versin, siz de Patriot verin. Yine olumsuz cevap aldık. Kendileri ne olursa olsun, S-400 alamazsınız diyor. Şimdi duyduk ki, Türkiye'ye iki hafta süre vermişler. Yani yaklaşık 10 gün sonra bitiyor, bu süre…
En güzeli Türkiye'nin kendi silahını yapması. Bunu yapamıyoruz/yapmıyoruz. Çin veya Rusya'dan almak istiyoruz, tehdit ediliyoruz.
Ne yapacağız peki?
S-400 mutlaka alınmalı ama alamayacağız. Ben nedense içinde ABD'nin olduğu, hiç bir konuda bu hükümete güvenmiyorum. Bugüne kadar, bu ısrara bile hayret ediyorum. Yani ABD, bir şey diyecek, AKP yapmayacak!
Aklım almıyor.
Ya bu S-400 konusu AKP'yi aşıyor, ya da bir tiyatro oynanıyor. Sonunu gözleyip göreceğiz. Bu arada, HDP'den "S-400 alınmasın" çıkışı geldi, bir de CHP'den, "erteleyelim" teklifi geldi.
Şayet alırsak, ABD, yaptırımdan söz ediyor. Bu yaptırımlara karşı, Türkiye'nin elinde o kadar koz var ama biliyorum ki, hiç birini kullanmayacak. Hükümet dese ki, "ABD bize yaptırım uygularsa, Kürecik'i kapatırım" demiyor.
ABD, bize yaptırım uygularsa, İncirlik'ten atarım demiyor. ABD, tehdit ediyor, hükümetin ağzı açılmıyor. Ben, başka şeylerin döndüğünü düşünüyorum. Ama kalsın!
Sonunda S-400'ler elimizde patlar!
ABD, İran'a yaptırım uyguluyor, Türkiye, buna uyuyor. Yani anlayacağınız ABD, ne derse, onu yapmaya devam ediyoruz. Rusya'dan değil S-400, mantar tabancası bile alamazlar.
Rusya ile ABD arasında sıkışmak yerine, Çin füzesi çok daha mantıklıydı. Hem de, teknoloji transferi söz konusuydu. Çin füzesinden, ABD baskısıyla kaçan iktidar, nasıl oluyor da, Rus füzesi alıyor.
ABD'nin "papaz" baskısına dayanamayan Türkiye, mevcut ekonomi ile hem de ABD'den para isterken, S-400 konusundaki ısrarı, hiç inandırıcı değil.
Keşke alsa…
Mesele S-400 değil ki;
Türkiye bağımsız değil. Çünkü Türkiye'nin parası dolar karşısında pul olmuş. Çünkü Türkiye üretmiyor. Mesele, egemen bir ülke olup, olmama meselesi…
Türkiye, eğitimden ekonomiye, devrimler yapmaya mecbur. Devrim yapacak kafa, ne iktidarda ne de muhalefette mevcut.
Devrim;
Bahçeli mi yapacak?
Kılıçdaroğlu mu?
Erdoğan mı yapacak?
Türkiye battı, hiç biri konuşmuyor. Ellerinde çözümleri yok ki, ne konuşsunlar. Konuşurlarsa ya çalacaklar veya yalan konuşacaklar. Türkiye, yeraltı kaynaklarını işletmedikçe, boru, altını, toryumu devreye koymadıkça, bağımlı olmaya devam edecek.
S-400 alamıyoruz da, kendimize ait kaynakları çıkarabiliyor muyuz? Füze konusundaki baskılardan haberimiz var ama madenler konusundaki baskılardan, haberimiz yok.
Kaynaklar konusunda yalan söyleyip, "Lozan'da verildi, 2023'ü bekliyoruz" diyenler, S-400 alamazlar. Gerçekçi olalım.
Aslında S-400'ler AKP için de bir kurtuluş!
Batan ekonomimizi S-400 aldığımız için ABD batırdı, diyebilirler ve tutar. Dolar karşısında eriyen paramızın sorumlusu Papaz olmadı mı!
Papaz gitti, dolar yine düşmedi. Tek, S-400 alınsın da AKP'ye yarasın. Hiç olmazsa, giderayak, ABD'nin istemediği bir iş yapmış olur. 17 yılda, yaptığı tek hayırlı iş olur.
İstediğini ekemeyen, istediğini üretemeyen veya istadiğini satınalamayan ve hatta satamayan bir ülkeye, "bağımsız" ve "egemen" demek, bağımsızlığa hakarettir. Bağımsızlık, bağımsız kafa ve gönülle olur.
ABD'de kurulan veya NATO'yu "şemsiye" kabul eden partiler, bağımlılığı artırırlar. Bağımsızlık, mı öyle ise Haydar Baş… Öyle ise Milli Ekonomi Modeli…
Sonunda S-400'ler elimizde patlar!