"Çamlıca'ya cami" tartışmaları başlarken, "ben o camide namaz kılmam" demiştim. Nitekim cami yapıldı. İçinde namaz kılınmaya başlandı.
O camide namaz kılmak için öyle bir propaganda ve baskı yapılıyor ki, aklınız durur.
İstanbul'daki imam ve müezinler, o camiye yönlendirildiler ve gitmeyenler hakkında soruşturmalar açıldı. Sayın Erdoğan'ın geldiği sabah namazında, kalabalık bir cemaat istenmiş meğer. Yanında Diyanet Reisi olduğu halde, cami önünde İstanbul adayı İmamoğlu'na da yüklenmişti biliyorsunuz.
Siyasetin camiye girdiği konusunu çoktan geçtik, siyaset namaza girdi artık!
Namaz kim için kılınır?
Allah için.
"Niyet ettim Allah rızası için..." diye başlarız namaza. Siyaset namazı kılanlar, nasıl niyet ederler, artık bilmiyorum.
Allah, insanları namaza davet ederken,şimdi siyaset insanları namaza davet ediyor. Siyasetin dini ve imanı olsa bari, ona yanmam. Bunca yalan, dolanın ne dinde yeri var, ne imanda…
"Yenikapıda 300 bin kişiyle teravih" dediler, inanamadım, siyaset bu kadar namaza girer mi dedim.
Siyasete namaz girse, eyvallah… O zaman doğru siyaset yapılır. O siyasette yalan olmaz. Hile olmaz ama siyaset namaza girdi. Şeytanın girmesi gibi…
Bu sefer siyaset, teravihe girdi.
Emin olun, teravih, teravih olalı böyle zulüm görmedi!
Hem halkı tervaih namazına davet ediyorlar, hem de, halk ile aralarına barikat kuruyorlar. Alllah ile aralarına kurdukları barikattan, hiç söz etmeyeyim.
Nereden mi biliyorum!
Bunda bilinmeyecek ne var. Kullar ile aralarına barikat kuranlar, Allah ile aralarına barikat kurmuş olurlar.
Allah'ın huzurunda, kullardan korkmak!
İnsan, neye nerede bakacağını şaşırıyor. 300 bin kişi gelecek dediler, 50 bin kişi gelmiş. Emin olun, bu 50 bin içinde, hergün tervaih kılan, 100 kişi çıkmaz.
Bir kere, o ilk saftakilerden hiç teravih yüzü görmedim! Benim gözlemime inanın!
Allah çağırınca 50 kişi gitmez, parti çağırınca 50 bin kişi gider. "Vay o namaz kılanların haline…" denecek yer, tam da burası.
Vay o 'teravih'e gidenlerin haline!
Teravih, bir partinin faaliyeti oluverdi birden.
İmamoğlu'nun yerinde olsam, o teravihe giderdim. Teravihi de bunların elinden almalı. Nasıl olsa, bu teravih "siyaset teravihi" oldu, bütün partiler yer alsın!
Bahçeli o teravihte niye yoktu!
Teravih mi kılmıyor, yoksa "ittifakta" çatlamamı var!
Keşke bu namazı Emeviler görseydi de, Muaviye'nin papacunun dama atıldığını görseydiler. Ama Muaviye yattığı yerden, ters dönmüştür!
"Ben Kur'an-ı mızrak ucuna geçirdim, ulan bunlar beni de geçti" demiştir!
Bir ramazan geldi geçti. Allah'ınızı severseniz, camilerin doluluk oranı, 15 yıl öncesinin yarısı dahi oldu mu?
Oruç tutmayanlar, eskiden mi daha saygılıydılar, şimdi mi?
Bu kadar cami yapılıyor, ama hepsi boş. Camiler boş, bu beyler, meydanlarda namaz kılıyorlar.
Bırakın halkı, maaş ödemeyin, imamların yüzde biri camiye uğramaz.
Bak, binde biri uğrar, bunu söyleyebilirim.
6 Aralık 2012 tarihli, "Ben o camide namaz kılmam" başlıklı yazımı mutlaka okuyun.
Kibir abidesinden mescit olmaz.
Bir mescidin temeli salih bir niyet ile atılmalı.Harcı takvadan o-olmalı ve gözyaşıyla yoğrulmalı. Duvarları ihlas ile örülmeli. Dualardan direkleri olmalı, gökleri taşımalı üzerinde…
Peygamberimiz, "kalbinde zerre kibir olan, cennete giremez" buyuruyor.
Harcı kibirle yoğrulmuş bir binadan, mabet olmaz.
Harcı takva ile yoğrulmuş mescitlerde namaz kılmak, Allah'ın emridir.
Peygambere siyaset yapma amaçlı kurulan mescit, neden Allah'ın emri ile İslam peygamberi tarafından yıkıldı. Tabi ki, Çamlıca camisi yıkılmasın, ama siyaset uğruna din de yıkılmasın.
Cami yapılır fakat din yapılmaz.
http://www.yenimesaj.com.tr/ben-o-camide-namaz-kilmam8230-H1218202.htm